top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

Kendimizi Başkalarıyla Kıyaslamak


BismillahirRahmanirRahim

Soru: Farklılıkları nasıl kabul edebilir, rekabete ve saçma bir şekilde kendimizi başkalarıyla kıyaslamaya nasıl son verebiliriz? Bu hased midir?

Bak. Bizler Budist yada Hristiyan değiliz. Yarışman gerekiyor zaten. Yarışın. Neyde yarışın? Allah yolunda yarışın. Hayırlı işler yapmak için birbirinizle yarışın. Bu demek değil ki, birbirinizle yarışırken kalbinizde kötü duygular besleyeceksiniz. Demek ki birileri iyi bir şey yapıyor ve sen de, "Allah Allah estağfurullah. Şu halime bak, nasıl tembelim," diyorsun. "O kişi bir şeyler yapıyor. Halimden utanmalıyım. En azından ben de bir şeyler yapmayı denemeliyim." O kişiye bakıyor ve onu yüceltiyorsun, çünkü senden daha iyi bir şeyler yapıyor. O yüzden onu yüceltiyorsun. Bu, "O kişi güzel bir iş yapıyor. Onu mahvetmek istiyorum," demek değil. "Ve çok şey hissediyorum..." "Benim kötü görünmeme sebep olduğu için, şimdi o kişiyi aşağı çekmeliyim," demek değildir. O zaman nereden geldiğini anlayacaksın. Hak'tan mı geliyor yoksa batıldan mı. nefsinden mi geliyor, Rahman'dan mı yoksa şeytandan mı geliyor, anlayacaksın.

Diyelim ki, "Şu kişi şöyle bir şey yapıyor, güzel yapıyor, ama ben beceremiyorum," diyorsun. Birazcık kendine sinirleniyorsun. Kendi haline canın sıkılıyor belki biraz. Endişelenme. Otur ve tat bakalım. Hatırla. Çünkü geçecek. Özellikle de Tarikatta. Tecrübe et. Hiç öyle olmadığını zannederken nasıl bir anda kıskanç olabiliyorsun, tat şimdi. Çok hoş, havalı biri olduğunu zannediyordun ancak cemaatteyken, Dergahtayken, o kişiye baktığında bir anda... Ve Şeyh de onu övüyor diyelim, özellikle de Şeyh o kişiyi övdüğü zaman olur. Ve özellikle de o kişi sizin için dangalağın tekiyse mesela... Bir anda böyle hissediyorsun. Hatırla bu duyguyu. Birazcık tat bakalım. Gerçek değil. Geçecek. Bundan geçeceksin.

Bu hala daha başlangıç seviyesi. Çünkü hala daha övülmekten ya da yerilmekten etkileniyorsun. Bazı yönlerden hala öyleyiz ama bunun ötesi, artık övgüyle ya da yerilmeyle alakalı değildir. Ne yaptığınla ilgilidir. Hükmünü sen vermelisin: Yaptığın şey gerçekten hizmet etmek mi? Şeyhine ve Hakka hizmet etmek mi? Eğer öyleyse, kimin ne söylediği kimin umurunda ki? Kim ne derse desin. Övülmüşsün ya da hakarete uğramışsın, kimin umurunda? Şeyhimize bakın. Hala daha devam ediyor. Kimsenin onu övmesini bekliyor mu? Hayır. Peki eline ne geçiyor? Bütün hayatı boyunca hiç durmadan iftiraya uğradı. Göçtükten sonra bile iftiraya uğruyor. Peki bu O'nu durduruyor mu? Hayır. Her an makamı daha da yükseliyor. Sen kimi takip ediyorsun? Şeyhini. O zaman yutman gerek. Alt etmen gerek. Bir gün sindirebileceksin. Bir gün neden onun ilk sırada olduğunu anlayacaksın. Bir gün bunu anladığında, o zaman aynı şeyleri yaşayan bir başkasına gidip, "Bak, ben bunları tecrübe ettim," diye onunla konuşabileceksin.

Endişelenme. Bu yaşaman gereken bir şey. Şeyhinin seni övüp övmemesine veya azarlamasına bakma. İşini düzgün yapmaya bak. Dış görünüşe bakma. Dış görünüşe bakma. O'nun dediğine bak. Belki güzel bir iş yapıyorsun ama O sana dönüp, "Ahmak," diyecek, "hiçbir şey yaptığın yok." Belki birisi ufak bir şey yaptı, ama Şeyhin o kişiyi övecek. Biz ne için buradayız? Övülmek için mi? Doğru mu yoksa yanlış bir iş mi yaptığımızı bilmiyor muyuz hala? Özellikle de bir yıl, iki yıl, beş yıl, on yıl, on beş yıl vakit geçirmişsin, hala daha bunu bilmiyor musun? Bir nedeni var. Şeyhin bunu bir sebepten ötürü yapıyor. Eğer o kişi güzel bir şey yaparken, sen yapmadığın için çok kötü hissettiğini söylüyorsan, bir şeyler yap. Koş. Yarış o kişiyle. Çabala. Bir şeyler yap. Tamam. Bir şeyler yapıyorsun ve onu da elinden geldiğince iyi yaptığını biliyorsun, mutlu ol. O zaman bu içinden yükselen şeyin ne olduğunu anlayacaksın.

"Tamam. Bu çok tehlikeli bir şey. Bu hased çok tehlikeli bir şey."

Ve hiçbir anlamı olmadığını da biliyorsun. Bu cemaatte sıkça yaşanan bir şey. Birçok şey anlamsız gelir. Anlayabilmek için onu bastırıp, bir kenara koyman gerek. Bir kere üstesinden gelmeye başladığında, o zaman tekrar sana saldırmaya geldiğinde ne olduğunu bilirsin. Hiçbir şeyi bir anda sabote edemez. İnşaAllah. Size verilene bakın. Bir işin mi var, onu yap. Başka insanların işleriyle meşgul olma. İşin mi yok? Yapacak bir iş bul. "Benim ne yapmam gerek?" deme. Açsan, yiyecek bulursun. Nasıl yiyecek bulacağını biliyorsun. Peki ruhun aç, bir şeyler yapmak istiyor; neden ne yapman gerektiğini bilmiyorsun? "Ah yapılacak çok şey var," ya da "Yapacak hiçbir şey yok." Sadece aptallık ediyorsun. O kadar. Bir şeyler bul. Yapılacak çok şey var. İnşaAllah kabul olur.

Ve min Allahu Tevfik.

El Fatiha.

Şeyh Lokman Efendi Hz.

Sahibul Sayf Şeyh Abdulkerim el Kibrisi (ks) ‘nin Halifesi

Osmanlı Dergahı, New York

1 CemaziyelEvvel 1439

18 Ocak 2018

57 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page