top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

Kadir Gecesi’nin Kadri nedir?


BismillahirRahmanirRahim

Kadir Gecesi, Kur’an’ı Kerim’in Levh-i Mahfuz’dan indirildiği gecedir. Oradan Peygamber Efendimiz (sav)’e verilmiş ve sonra ümmetin o zamanki ihtiyaç ve taleplerine göre- ve tabii ki bu zamanın ihtiyaçları için de, Kur’an her zaman içindir- farklı farklı durumlara göre Ayetler şeklinde gönderilmiştir. Bu şekilde bildiriliyor. Ayrıca bu ay Kur’an Ayı, Kur’an okuma ayı diye de bilinir.

Yani geleneksel olarak, Şeyh Efendi’den, EvliyaAllah’tan öğrendiğimize göre, Leyletül Kadir, Kadir Gecesi Ramazan Ayı içinde saklıdır. Büyük olasılıkla da son on günün içindedir. Tek sayılı günlerden, kuvvetle ihtimal 27. gecesindedir. Değişebilir, daha erken ya da daha geç olabilir. Ama büyük ihtimalle diyebiliriz. O günlerde saklıdır, bu yüzden herkes bulmaya çalışacak. Ve Kadir Gecesi’ni arayan insanlara inen rahmet, niyetlerine göredir; ona erişebilirler, Kadir Gecesi’nin rahmetine erişebilirler.

Peygamber Efendimiz (sav), Sahabe-i Kiram’a Beni İsrail zamanında nasıl olduğunu, çoğunun tüm hayatları boyunca tek bir gün, tek bir dakika bile hiç durmadan nasıl ibadet ettiklerini anlatıyordu. Hiç durmadan, ömür boyu ibadet halindeydiler. O zamanlarda insanlar yüzyıllarca yaşıyorlardı. Bu beden aynı zamanda yüzlerce yıl için tasarlanmıştır. Eğer onu suistimal ederseniz, Peygamber Efendimiz (sav), “Bu zamanda ancak bu kadar yaşarsınız,” diye bildiriyor. Fakat çok uzun yıllar yaşayabilecek şekilde tasarlanmıştır. Sahabe-i Kiram bunu duyduğunda, başka ümmetlerde Beni İsrail kavminde, yaşamları boyunca durmadan ara vermeden ibadet eden kavimler olduğunu duyunca çok üzüldüler. Yüzyıllar boyunca yaşamadıkları için böyle bir fırsatları olmadığını söylediler. Yüzyıllarca yaşamıyoruz, yaşamımız elli, altmış üç yıl, çünkü Peygamberimiz o yaşta göç etmiştir. Allah (svt), Habibi’ni mutlu etmek için öyle bir gece vermiştir ki, bin aydan daha hayırlıdır. Bin ay. Hesapladığında bin ay, yaklaşık seksen üç yıla tekabül eder. Yani Allah (svt)'nın ümmete bağışlamış olduğu bu geceyi ibadet ile geçirirsen, hiç durmadan, hiç ara vermeden seksen yıldan fazla ibadet etmiş sayılırsın. Bir Kadir Gecesi. Son on yıl, yirmi yıl, hayat boyu çocukluğunuzdan beri oruç tuttuğunuz ve Kadir Gecesi’ni aradığını düşününün, ne büyük bir rahmet, bereket bulursunuz.

Kadir Gecesi çok özel bir zamandır. Çünkü o gecede melekler geliyor, Cebrail (as) bin melekle birlikte geliyor. Geliyorlar ve Allah’ın ihlas sahibi kullarını bulup her yeri çevreleyerek size bizzat selamlarını iletiyorlar. Zikirdesin, ibadettesin ve melekler gelip seni bulup, seni selamlıyorlar. Uyanık olanlar bunu hissedebilir. Melekler size selamlarını ilettiğinde belli işaretler olur. Kadir Gecesi’nde fiziksel işaretler olur ve göklerdeki yaratımdaki her şey bir an secdeye varır. Yaratımdaki her şey Allah (svt)’ya secde eder. Bunu yakalarsan bu dünyanın bir cehennem olduğunu, tatsız bir şey olduğunu anlar, kalbini döndürürsün. Dünyada yaşarsın, bir şeyler yaparsın ama dünya için heyecanlanmazsın. Ahiret için heyecanlanırsın çünkü ona şahitlik etmiş olursun. Kadir Gecesi sabahında da işaretler vardır, güneşin doğuşu farklıdır. İzleyin.

Osmanlılar, “Ramazan’da bir gecede Kadir Gecesi’ni bulmak için beklemeyin; her geceye Kadir Gecesi gibi muamele edin,” derler. Her geceye mübarek bir gece olarak muamele edin. Çünkü Alimler, Ulemalar, Evliyaullah bile, “Hangisi daha mübarek? Kadir Gecesi mi, yoksa Cuma gecesi mi daha mübarektir?” diye sorarlar. Çünkü Cuma gecesi, yani Perşembenin gecesi, iki bayramın bir araya gelmesinden daha mübarektir. Cuma gününün özelliğini anlatan çok Hadis-i Şerif bulunur; Kadir gecesi ile ilgili çok fazla yoktur. Ama Kadir Gecesi, Kur’an-ı Kerim’in tüm gücünün indirildiği gecedir. Kuvvetin gecesidir. Kuvvet indirilir. Ama Cuma gecesi için herkes, “Herhangi bir gece işte, ne olmuş ki?” der. Tarikatlar Cuma gecesine çok değer verir. Cuma gecesini zikir ile karşılar, sohbet dinler, ibadet eder, Akşam ve Yatsı namazını, Sabah namazını birlikte kılarlar. Günlerin Sultanıdır o. Tarih boyunca, Cuma gecesinde çok fazla hadise yaşanmıştır. Ahir zamanda gerçekleşecek olan birçok hadise de yine Cuma günü olacaktır. Efendimiz (sav) bildiriyor:

“Yatsı namazını cemaat ile kılarsanız Hz. Ebubekir (ra)’ın arkasında namaz kılmış gibi sevap kazanırsınız. Sabah namazını cemaat ile kılarsanız, Peygamber Efendimiz’in arkasında, onun cemaatinde namaz kılmış gibi sevap kazanırsınız.”

Çok mübarek, çok özel bir gecedir. Osmanlılar, Türkler, “Her geceye Kadir gecesi gibi muamele edin,” derler. Çünkü Allah her gece iniyor. Gecenin son üçte birinde, her gece, bu ümmet için, önceki kavimler için değil, bu ümmet için iniyor. Allah iniyor ve, “Sizin için buradayım,” diye buyuruyor. Eh, kadınlar! Güzel görünmek istiyorsunuz da, oraya buraya boya sürmeniz gerekmiyor. Teheccüde kalkın yeter. Teheccüd namazı kılın; çünkü nurların yağdığı, meleklerin geldiği zaman o zamandır. Uyanıksın ve ibadet ediyorsun, melekler gelip her şeyi düzeltir. Çok güzel bir hale gelirsin. Yüzün öyle bir hal alır ki insanlar görmek ister. Erkekler için de geçerli bu. Hiçbir şey sürmenize gerek yok. Bunları bilmemiz önemli.

“Her geceye Kadir Gecesi bilin. Her gördüğünüz kişiyi de Hızır (as) bilin,” derler. Hızır (as) dileklerinizi yerine getirendir. Ne diliyoruz? Birçok insan ne istediğini bilmediği için helak olup gider. Çok çalışırlar, ama vakti geldiğinde,

“Tamam, bu kadar çalışıyorsun, peki ne istiyorsun?”

“Kangal sucuk istiyorum.”

Bu kıssayı biliyor musunuz?

Bir zamanlar, bir adam ve bir kadın, yaşlı bir çift vardı, uzun süredir evliydiler. Her akşam yemekten sonra oturup çay içer ve sohbet ederlerdi. Yaşlı insanlar, konuşacak zamanları var. Bu günlerde kimsenin konuşacak zamanı yok, çünkü genci yaşlısı, herkes telefonları ile meşgul. Şu andan itibaren Dergahta telefonu yasaklıyorum. Kullanmak istiyorsanız dışarı çıkın. Çünkü sizin nurunuzu alıyor. Neyse kayıt için, fotoğraf için kullanıyorsunuz anlıyorum, tamam. Yaşlı çift, akşam oturup konuşuyorlardı, “Bey, canım nasıl da bir kangal sucuk çekti.” Kangal sucuk bilir misiniz? Sucuk, Türk sucuğu. Adam, “Evet, benim de canım çekti” dedi. On yıl, yirmi yıl tek konuştukları şey buydu. “Ah, nasıl da isterdim. Hızır (as) gelirse, ondan bunu dilerim. Bunu dileyeceğim.”

-Ne dileyeceksin?

-Bir bağ sucuk isteyeceğim.

-Gerçekten mi?

-Evet, bunu isteyeceğim. Çok uzun zamandır yemedim.

Yıllarca bütün konuştukları bundan ibaretti.

Bir gün otururlarken, Hızır (as) göründü ve “Benden ne dilersiniz?” dedi. Kadın: “Bir kangal sucuk istiyorum.” dedi. Adam, kafasına bir şaplak atıp, “Seni aptal. İstediğin her şeyi dileyebilecekken, sen gidip sucuk istedin. O sucuk senin burnuna girsin!” dedi ve pat! Sucuk kadının burnuna girdi. Hızır (as) onlara baktı ve “Hazırlandığınız şey bu muydu? Onca yıldır beni bekliyordunuz, dileyeceğiniz şey bu muydu? Beni görünce isteyeceğiniz şey bu muydu? Selam Aleykum,” dedi ve gitti.

Aslında Hızır (as) müminlere görünür. Bazı Evliyalar, kırk günde bir müminlere göründüğünü söyler. Kalbinde ne varsa, onu sana verir. Çünkü o zaman kalbinde ne varsa, ancak onu söyleyebilirsin, başka bir şey ister gibi yapamazsın. Tıpkı kıyamette olduğu gibi, yalan söyleyemezsin, gizleyemezsin. Kalbinde ne varsa o çıkar. O yüzden ne dileyeceğimizi bilmemiz gerek. Bu dünya ile ilgili bir şey istemek, ekinin sapını istemek gibidir. Ahireti talep etmek ise, buğday dilemek gibidir. Buğday geldiğinde ekinin sapı da beraberinde gelir. Endişelenme.

Bunlar ağır günler geceler bunlar. Kangal sucuktan daha iyi bir şey istediğinizden emin olun. Ahiret için iste, dünya da peşinden gelecek, İnşaAllah.

Ve min Allahu Tevfik. El Fatiha.

Allah beni affetsin, İnşAllah. Selam Aleykum.

Şeyh Lokman Efendi Hz

Sahibul Sayf Shaykh Abdulkerim el Kibrisi (ks) Halifesi

Osmanli Dergahı, Passaic (New Jersey)

11 Ramazan 1439

25 Mayıs 2018

Sohbetin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.

157 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page