BismillahirRahmanirRahim
Soru: "İleride büyük bir savaş yaşanacağını duydum. Bu savaş fiziksel bir savaş mı, yoksa ruhsal mı? Ve bu savaşa nasıl hazırlanabiliriz?"
Fiziksel bir savaş olacak bu. Ruhsal bir savaş değil. Fiziksel bir savaş olacak ama içinde ruhsallık da olacak. Bedir Muharebesi de fiziksel bir savaştı, İslam tarihindeki ilk savaş fiziksel bir savaştı öyle değil mi? Fakat aynı zamanda da ruhsal bir savaştı. Çünkü Hak ile batıl arasındaydı. Binlerce meleğini Allah’ın oraya neden gönderdiğini düşünüyorsunuz? Bir değil, binlerce. Bir meleğin o binlerce müşriki alt edemeyeceğini mi sanıyorsunuz?
Allah’a isyan etseler, bir meleğin gücünün dünyanın hakkından gelmeye yetmeyeceğini mi sanıyorsunuz? Ancak Allah binlercesini yolluyor. Neden? Çünkü nerede nefs varsa, nerede itaatsizlik varsa, şeytan da oradadır. Burası, Şeytanın ana yurdu. Müminlerin değil. Burası dünya; şeytanın, nefsin ve hevanın en iyi arkadaşı. Burası onların ana yurdu. Bedir’de kaç milyar şeytanın toplanmış olduğunu anlayın şimdi. Şeytanlar, İslam’ı ve Peygamber Efendimiz (sav)’i öldürmek için oradalar. Yani ikisi de yaşanacak. Anladın? Gelecek olan büyük savaşta ikisi de olacak.
Fiziksel, çünkü o şeytanlar maddeyi de kullanacaklar. Teknolojiyi ve belki diğer şeyleri de kullanacaklar. Fakat aynı zamanda Şeytani güce de sahip olacaklar, sihir de işin içinde olacak. Eğer müminler şu anda nur toplamazsa, o vakit geldiğinde, onlar şeytani güçleri kullandıklarında onlara karşı kullanacak gücümüz, onlara karşı koyacak ruhsal gücümüz olmayacak. Bize karşı kullanacakları çok fazla fitne, çok çeşitli silahlar, çok farklı türde mahlukatları olacak. Eğer şimdi, şu anda nefsimize karşı savaşmıyorsak, ona da hazırlıklı olamayız. Mümkün değil.
Bu şekilde nur toplayacaksınız. Eğer nefsinize karşı savaşmıyorsanız, yeterince eğitimli olamayacaksınız. Zikr yapıyorsun, Kur’an okuyorsun, namaz kılıyorsun, her şeyi yapıyorsun ama içindeki düşmanı bilmiyorsun. Seni her an öldürebilir o düşman. “Sana güvenmiyoruz, çünkü içindeki düşmanla uğraşmadın hiç,” derler. Anlıyor musunuz? “Geri git, çünkü güvenilmez birisin,” derler. Nefsi ve şeytanı üzerine, bu dünyanın, hevalarının üzerine odaklananlar ve ellerinden geldiğince bunlarla mücadele edenler ise deccal tarafından kandırılamayacaklar. Hatta daha fazla nur, daha fazla güç kuvvet bulacaklar. Çünkü zaten önceden idmanlılar. O vakit, onların bizim için yolu açmaları çok kolaydır. Zaten temel işleri hallettin. Açmaları çok kolay. Şimdi bu demek değil ki biz... İnsanlar, “Burası eğitim kampı gibi,” diyerek suçluyorlar bizi bir de. İnsanlar öyle hantal ki, tepeye çıkıp yürüsünler diye benim onları zorlamam gerekiyor. Ne eğitim kampından bahsediyorsunuz? Çünkü çok kilolular ve bu onların sağlığı için hiç de iyi değil. “Tepeye çıkın,” diyorum, “birazcık yürüyün.” Birileri de çıkıp buranın terörist kampı olduğunu söylüyor. Allah Allah. Gel, kendin gör. Belki tavus kuşlarımızın da terörist olduğunu söyleyecekler. Keza, deve kuşlarımız, ineklerimiz de. Bu insanların hiç kafası yok. Bugünlerde çoğunun beyni kalmamış.
Fitneden uzak durmak, bu bir eğitimdir. Çünkü deccal fitneyle gelir. Deccal kargaşayla gelir. Aklınız karışmasın, emin olun. Birçok şey geliyor, kesip atın. Fitneyle meşgul olmayın. Emin olun. Yerinizi muhafaza edin. Kendinizle meşgul olun. Temiz kalın. Sade olun. Kötü bir şey yaptınız mı, güzel bir şey yapmaya koşturun. Başkalarıyla meşgul olmayın. Evet, onlar için terbiye ediyorsunuz.
Buraya unvan kovalamak için gelmedik. Şeyh Efendi bizi bunun için eğitmedi. Kendimiz için istemiyoruz. Vazifemizi yapmak için buradayız. Unvanların peşinden koşmuyoruz. Kaygımız hiçbir zaman bu olmadı. O yüzden, “Ben Mehdi Aleyhisselam’ın generaliyim, ben şuyum buyum...” diyenler bizi hiç ilgilendirmiyor. Hiç fark etmez. İstediğin kişi olduğunu iddia edebilirsin. Ortalıktaki toz dindiğinde, önde giden eşek mi yoksa at mı, kendin göreceksin. Ama buradayız, sadece kendimizle meşgul oluyoruz. Fakat biliyor musunuz, ne kadar kendimizle meşgul olursak, insanlar da bizimle o kadar meşgul olacaklar. Bu hep böyle süregelmiştir. Ne kadar estağfurullah deyip, kafamızı çevirsek, daha fazla üstümüze gelecekler. Bu da eğitimimizin bir parçası. Anlıyor musunuz? Çünkü Allah, sabredenlerle beraberdir. O yüzden sabırlı olun. İnşaAllah.
Ve min Allahu Tevfik.
El Fatiha.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim El-Kıbrisi'nin (ks) Halifesi
Osmanlı Dergahı, New York
13 Şevval 1438
7 Temmuz 2017
Sohbetin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.
Commentaires