BismillahirRahmanirRahim
Soru: Eskiden beri, Şeyh Efendi’den ve de sizden duyduğumuz bir şey var: Ahiret aşkı. İnsanların bu dünyadaki her hangi bir şeyden kolayca dikkatleri dağılabiliyor. Ancak bir kul nasıl olur da ahiret için güçlü bir arzu duyabilir?
Ahiret nedir? Nedir ahiret? Evvela bunu bilmen gerek, ahiret nedir? Kendine bu soruyu sor. Çoğu insan için, Müslümanlar için, ahiret Cennet demektir. Böyle öğretildi bize. Bunun yanlış olduğunu söylemiyorum, bize öğretilen bu, değil mi? “Ah maşallah, inşaAllah Cennete gidersin.” Bunu küçük görmüyoruz ancak böyle olunca Allah (svt) ile sanki patronunmuş gibi bir ilişki kurmuş oluyorsun. İşvereninmiş gibi. "Bana bu işi yapmamı söylüyorsun, o halde sen de bana bu ödemeyi yapacaksın," değil mi? Allah (svt), bizim patronumuz, işverenimiz mi? O Rabbimiz. Verirse verir, vermezse vermez. Yine de ibadet edilmeyi hak ediyor. İbadeti hak ediyor. Bahşetse de, bahşetmese de o hala bizim Rabbimiz. Hala daha ibadet edilmeyi hak ediyor.
Peki ahiret nedir? O yüzden bu tarz şeylerde, Tarikatta biraz daha derinine ineriz. Genelde birçok insan yanlış anlar. Ahiretle nasıl güçlü bir ilişki kurarsın? Öncelikle, ahiretin nedir? Bazı insanlar, evet, Cennete gitmek istedikleri için bütün güzel amelleri yaparlar. Günah işlemezler çünkü cezalandırılmak istemezler. Birçok insanın bu dünyada yaptığı da budur. İnsanların övgüsünü almak için iyi şeyler yaparlar. Kötü şeyler yapmazlar çünkü insanların bedduasından çekinirler. Bu demek oluyor ki, “Eğer paçayı kurtarabilirsem, yaparım. Eğer kötü şeyler yaparsam ve hiç kimse görmez de işin içinden sıyrılabilirsem, yaparım. İyi şeyler yapmaktan kaçabilirsem de kaçarım,” derler. Anlıyor musunuz?
O halde sizin ahiret anlayışınız nedir? Ne istiyorsunuz? Tekrar tekrar bu soruyu soruyoruz: İstediğiniz ne? Cuma’dan ne istiyorsunuz? Her gün, ne istiyorsunuz? Niyetiniz ne? Namaz kılıyorsun, ne istiyorsun namazdan? Dua ediyorsun ve Allah (svt) her gece lütfedip, “İsteğin nedir?” diye soruyor. “Ben’den ne istiyorsun? Bunu mu istiyorsun? Vermek için buradayım. Şunu mu istiyorsun? Vermek için buradayım Ben. Ben’den isteğin nedir?” diye sorar.
Peki ahiret, ahiretten ne istiyoruz? Ahiret anlayışımız nedir? Ne anlıyoruz? Tabii ki Cehennem Hak’tır, Cennet Hak’tır. Bu dünyanın dışındaki her bir şey ahirettedir, Hak’tır. Fakat sadece bu da değil. Tüm dünya öyledir. Tüm dünyadan ne anlıyorsuz?
Şimdi herkes bir yaygara koparıyor. Hubble teleskobu, bilinen en güçlü teleskop, değil mi? Bir noktaya çevriliyor, yanında da, bilemiyorum bir yıldız mı ya da ay mı, başka bir şey mi, bir nokta var ve bu nokta çok parlak bir nokta. Bakıyor bakıyor, gözlemliyorlar, milyarlarca ışık yılı ötede. Orada parlak bir nokta mevcut. Çok fazla nokta var elbette, etrafı başkalarıyla çevrilmiş durumda ancak bu birazcık daha parlak. İzliyorlar. Önce bir gezegen olduğunu düşündüler, gezegen değil. Yıldız olduğunu düşündüler, yıldız da değil. Bir galaksi. Ve o galaksi trilyonlarca güneşi barındırıyor. Anlıyor musunuz? Öyle ki, Saman Yolu’nu gökyüzünde bir çizgi gibi bırakır. O kadar devasa. Ve bizim fizik anlayışımıza göre, onun var olmaması gerekiyordu; çok çok büyük, diyorlar.
Burası ise, bu dünya. Peki şimdi bizim ahiret anlayışımız nasıl? “Allahu Ekber” derken anlayışımız nasıl? Ne kadar küçük olduğumuzu ve O’nun ne kadar yüce olduğunu anlayıp secdeye varmamız için neye ihtiyacımız var? Ne istiyoruz? Müridler olarak ne istediğimiz gayet açık ve net olmalıdır. Aşıksanız, arzunuz, o aşık olduğunuz nesnedir. O kadar. Tek isteğiniz budur. İnşaAllah onu elde ederiz. Bizim arzumuz, Onların rızası, Onların bizden memnun olmasıdır. Nasıl isterlerse. Tamam mı?
Cevabı aldıysan, onun doğrultusunda çalış. Ahiretle ilişki kur. Yani şu anda sahip olduğun şeylerin seni ele geçirmesine izin verme, demek oluyor bu. İnşa et. Öncesinde de söylediğim gibi, bağlantıyı kur. Bağlantıyı kur; çünkü o bağlantı takvadır. “Her gün ama her gün bunu yapıyorum. Sana daha yakın olabilmek için yapıyorum bunu. Her gün, sana aşık olmak için yeni yollar buluyorum. Bu aşkı benden alma. Başka bir şeyin beni ele geçirmesine, başka bir şeyin beni şaşırtmasına izin verme. Yaptığım her şeyin, Senin benden razı olman için bir yol olmasına izin ver,” dersin.
İşte o zaman, belki okyanuslarında kaybolabilirsin inşaAllah.
Ve min Allahu Tevfik.
El Fatiha.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Sahibul Sayf Şeyh Abdulkerim el Kibrisi (ks) ‘nin Halifesi
Osmanlı Dergahı, New York
29 Cemaziyel Evvel 1438
15 Şubat 2018
Sohbetin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.
Comments