BismillahirRahmanirRahim
Soru: "Nefs-i Emmare ve Nefs-i Mutmain Nedir?"
Allah (svt)’nın Kur’an-ı Kerim’de anlattığı budur. Nefs-i emmare itaatsiz olandır, asi olandır, egodur. Ve bu nefs en yukarıda olmak, her şeyi buyruğu altında toplamak ister. Allah (svt) bize nefsi vermiş ki onu kontrol edebilelim. Nefs, çok güçlü bir spor arabaya benzer. Eğer bu spor arabayı nasıl kumanda edeceğinizi, nasıl süreceğinizi, nasıl kontrol edeceğinizi bilirseniz kimsenin daha önce gitmediği yerlere gidersiniz. İyi kullanırsınız. Ama nasıl kullanacağınızı bilmiyorsanız spor araba sizi kontrol ediyordur ve gidip bir yerlere çarpacaksınız. Çarpacak ve hem kendinize hem de başkalarına zarar vereceksiniz. Çünkü nefs huzur içinde değildir. Nefs, sadece onu kumanda ettiğiniz vakit huzura erer. Nefs, sadece onu kontrol ettiğinizde huzura erer. İşte o zaman geldiğinde, bu güç ile beraber nefsiniz sizi kolaylıkla yüksek yerlere ulaştırır. Belki... Belki değil illa ki denemişsinizdir. Oruç vasıtasıyla, okuduklarınızla, Kur’an okuyarak, namaz kılarak bu yüksek makamlara erişmeye çalışmışsınızdır. Çok yavaş. Çok zor. Çok kolay tahrip edilebilir. Fakat nefsinizin üzerine basarsanız, çok daha hızlı bir şekilde taşır sizi daha yüksek makamlara. Daha verimli, daha çabuk, daha temiz ve daha güvenli. Anlıyor musun?
İbadet ediyorsun, ediyorsun, ediyorsun, ediyorsun... Bütün geceyi ibadetle geçiriyorsun. Sabah oluyor, bir şey sinirini bozuyor ve öfkeleniyorsun. Yaptığın bütün o ibadetler yandı. Bitti. Bütün ibadetlerin bitti. Adamın biri çok ibadet etmiyor, gerekli olan neyse onları yapıyor fakat nefsini izliyor. Nefsi üzgün olmak istiyor, üzerine basıyor, kontrol altına alıyor. Nefsi kıskanç olmak istiyor, kontrol ediyor. Nefsi duygusallaşmak istiyor, kontrol ediyor. Bu kişi ne yapıyor şimdi? Cihad-ul Ekber’e, en büyük Cihada katılıyor. Ve bu en büyük Cihada dahil olduğunda, yapabileceğin bütün ibadetlerin üstüne çıkarsın. Yaptığın ibadetler bunun yanında hiç kalır.
İşte bu yüzden Nakşibendi yolu en sade, en kısa yoldur. Ve herkes içindir. Çünkü belki çok fazla okuma yapamayabilirsin. Birçok insan ya inatçı olduklarından, ya zamanları olmadığından ya da sadece okuma bilmedikleri için yapamaz. İbadetlerini bile yerine getiremiyor, bütün bu lükse sahip değiller. Çünkü zaman artık bir lüks haline geldi değil mi? Evet. Fakat Allah (svt) Adil’dir. Ve Peygamber Efendimiz (asvs) da Kerim’dir. Merhametlidir. Cömerttir. Bu herhangi bir kültürden, herhangi bir seviyedeki herhangi bir insanın dahil olabileceği bir yoldur. Ve çok da iyi olabilirler. Bu şekildedir. Anlıyor musun?
Bazıları şöyle düşünüyor: “Tamam Dergaha gelmeliyim. Şimdi her gün zikr yapacağım.” Güzel... “Daha fazla temizlenmek için her gece zikr yapmalıyım.” E güzel... Fakat sen kendini bilmiyorsan, eğer nefsini ve onu nasıl düzelteceğini bilmiyorsan bütün bunları yaparsın da, ertesi gün olduğunda... Puf! Her şeyi yakıp sıfır üzeri birden başlarsın. Yine sıfır. Anlıyor musun? Evet, oruç tutmak bile. Çünkü, sen ne için oruç tutuyorsun şimdi? Ramazan’ı geride bıraktık. Ramazan hutbesini hatırlıyor musunuz? Peygamber Efendimiz (asvs)’ın Hadis-i Şerif’inde ne diyordu?
“Tuttukları oruç yalnızca birer açlık ve susuzluktan ibaret olacaktır.”
Öyle değil mi? Sadece açlık ve susuzluk. Allah onlara hiçbir mükafatta bulunmayacak. Sorumluluğun ne kadar ağır olduğunu şimdi anlıyor musun?
Birçok kişi “Ben ne yapabilirim ki? Hiçbir şey yapmayacağız. Elimizden bir şey gelmiyor. Bu dünyada olanları umursamıyoruz” deyip, başını çeviriyor. Fakat bu kişi ibadet ediyor, zikr yapıyor, Kur’an okuyor. Azap ulaştığında, Allah’a inanan ve ona ibadet eden kişi daha da büyük ceza bulacak. Çünkü zalimliğin karşısında durmuyor. Kalbiyle bile. Birçok sözde Sufi var bu şekilde. Mevlana Rumi’den alıntılar yapıyorlar “Her şey aşk. Her şey aşktan. Hepsi aşk.” Peki o zaman neden Mevlana kılıcını çekip saldırmaya gelen Moğolların karşısında dövüştü? Nereye saldırmaya? Konya’ya. Neden öyle yaptı? Madem bu kadar aşkla dolu... Birçoğunuz gerçek aşkın ne olduğunu anlamıyorsunuz. Sadece Hollywood aşkından, televizyondaki aşktan, internetteki aşktan anlıyorsunuz. En pis, en iğrenç olandan.
Bunları anlamanız gerekiyor. Çünkü Mehdi (as) için hazırlanmak da aynı şekilde, çok okumakla, çok zikr yapmakla, Mevlid yapmakla olmaz. Bazıları, bazı müridler her seferinde Mevlid yapmaya koşturuyor. Fakat henüz teslimiyetin ne olduğunu bilmiyorsun. Daha nefsinin ne olduğunu bilmiyorsun. Bilmiyorsun, çünkü hala saklanıyorsun, dışarı çıkmıyor. Eğer hala temizlenmen için seni neyin duvardan duvara vurduğunu bilmiyorsan, nefsine karşı savaşmıyorsun demektir. O halde vakit geldiğinde Mehdi Aleyhisselam’ın yanında olacağını mı düşünüyorsun? Mehdi Aleyhisselam çaylakları almayacak. Oyun oynamıyor. Mehdi Aleyhisselam gazileri, hayatının her bir gününde mücadele vermiş olan savaşçıları alacak. Bu kişileri yanına alacak.
Öyleyse her gün nefsine karşı mücadele veriyor musun, vermiyor musun bir bak bakalım. Buna sadece sen cevap verebilirsin. Uyan. Anla bunu. Hakikat bu. Dışarıdaki dünyadan çok daha gerçek bu. Gerçeklerden kaçmak için dağın başına çıkmıyoruz biz. Dağın başında, hakikate bakmak için çabalıyoruz. Hakikatin ve en önemli şeyin ne olduğunu anlamak için. Bir balon içinde kaybolmak için değil.
Allah beni bağışlasın.
El Fatiha.
Şeyh Lokman Efendi
Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi el-Rabbani (ks) Halifesi
Osmanlı Dergahı, New York
28 Rebiülevvel 1437
8 Ocak 2016
Comments