(3 Şubat 2017 Cuma Hutbesi'nden alıntıdır. Hutbenin İngilizce tam metnine buradan, videosuna buradan ulaşabilirsiniz.)
Zalim hükümdarlar aslında Alemlerin Rabbi’nden gelen bir cezadır. Peki bu Cebabire Devri’nin sebebi ne? İçinde bulunduğumuz bu Zalimler Dönemi’nin nedeni ne?
Şeyhimiz bunu bize şöyle açıklıyor: Sultan Abdül Aziz Han ve Sultan Abdül Hamid Han. Halk, Sultan Abdül Aziz Han döneminde ayaklanmaya başladı. Şeytanın krallığını inşa etmeye koyuldular. Şeytanın krallığını desteklemeye ve en sonunda da artık Sultanın onların üstündeki yasa ve hükümlerini beğenmemeye başladılar. Bu yüzden yavaş yavaş farklı yerlerde Sultana karşı ayaklanmalar başladı.
Sultan olanların farkındaydı.
Onu tahttan indirip idam ettiler. Allah onu aldı. Çekilmek istedi, bu dünyadan gitmek istedi. Peygamber Efendimiz (sav), “Kıyamet Günü’nün en büyük şehitleri, adaletle hükmederken hal edilen ve ölüm cezasına çarptırılan kişilerdir,” diye buyurmaktadır. O da şehitlik mertebesine erişti. Ona bunları yapanlar hala daha bunun acısını çekiyorlar. Bu ümmet, şu anki insanlar bunun bedelini ödüyor. Henüz Sultan Abdül Hamid Han’a gelmedik bile.
Sultan Abdül Hamid Han zamanında olduğunda, Sultan baktı, “Kaç kişiler? Yüzde kaçı ayaklanıyor?” Sultan Abdül Hamid Han bir kontrol etti. Hükümranlığı altındaki milletlere baktı ve onların ayaklandıklarını gördü.
Neye karşı ayaklanıyorlardı?
“Özgürlük istiyoruz,” demişlerdi.
Özgürlük ne demek?
Allah’ın yasaları olmadan demek.
Her millette, onların içinden yüzde kaçı ayaklanıyor diye baktı. Sultan Abdül Hamid Han oturdu ve bekledi. Adamlarına, “Hiçbir şey yapmayın,” dedi. Generaller gelip, “Sultanımız, bizim çok fazla gücümüz var. Büyük bir ordumuz var. Onları yenebiliriz,” dediler. O ise, “Hayır,” dedi, “benim birliğimdeki askerlerin biri dahi bu yolda ölürse, Kıyamet Günü’nde acı içinde olurum. Ölmemeliler. Onlar benimle birlikte şehit olmalı.” O yüzden askeri bir hamlede bulunmadılar. Orduyu kullanmadı. Ayaklanmalarına izin verdi.
Abdül Hamid Han’ı hal edip sürgüne yolladılar. O da şehit olarak bu dünyadan göçtü.
Şimdi bedelini ödüyorlar. İnsanlar bedelini ödüyor, milletler bedelini ödüyor, ve hala daha uyanmıyorlar. Afganistan’dan Irak’a, Endonezya’dan Malezya’ya, Filipinler’den Kudüs’e, Afrika’dan Fas’a, Bosna’dan Çeçenistan’a kadar her yer alevler altında. İnsanlar bedelini ödüyor. Sultan’a karşı ayaklanmanın bedelini ödüyorlar. Başka bir şey değil.
Her daim Allah’ın Rahmeti kendini göstermeye ve insanları doğru yola çağırmak için başka kişileri göndermeye devam ediyor. Ama hala uyanmıyorlar! Uyanmayın. Diğerleri de yaklaşıyor. Hiçbir zaman daha da kolaylaşmayacak. Allah pes etmeyecek. Pes eden biz olacağız.
Ümmete gelen ceza, Halifetullah’ı, Osmanlı Sultanı’nı terk edip onu reddetmemizden kaynaklanmaktadır. Ve bu Ümmet kendine gelip bunu idrak edene kadar, yardım dileyip yaptıkları bu hatadan dolayı af dileyene kadar da batmaya devam edeceğiz.
Günümüz alimlerinin, aktivistlerinin ve de Müslüman entelektüellerinin kökeninde yatan problem budur. Zalimliğin bir sorun olduğunu bildikleri halde, Ümmetin en aşağı seviyede olduğunu bildikleri halde sorunun çözümünü bilmiyorlar. Her şeyi değiştirmek istiyorlar; yepyeni bir şey istiyorlar. Yeni demokratik sosyalist laik hümanist İslami bir toplum oluşturmamız lazım, diyorlar. Allah’ın tayin ettiği çözüm dışında her türlü çözüm yoluna bakıyorlar.
Bunu çözmenin doğru yolu ise, Ümmet’in Sultan Abdül Aziz Han’a ve Sultan Abdül Hamid Han’a, Halifelerimize yani Allah’ın Yeryüzündeki Gölgesi’ne karşı işlediği suçlardan dolayı Allah’tan bağışlanma dilemesidir.
Tek çıkar yol kendimize gelip, kalplerimizdeki Osmanlı ruhunu yeniden uyandırmaktır.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim El-Kıbrisi'nin (ks) Halifesi
New York
Osmanlı Dergahı 4 Cemaziyel Evvel 1438 3 Şubat 2017 Cuma Hutbesi'nden Alıntı
Comments