top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

Ruhsallık Nedir?


BismillahirRahmanriRahim

Ruhsallık nedir? Size ruhsallığın ne olmadığını söyleyeyim, belki o zaman ruhsallığın ne olduğunu anlayabilirsiniz. Var olan hiçbir şey, Allah’ın yaratmış olduğu hiçbir şey ruhsallık değildir. Ruhsallık, Allah’tan gelen şeylerdir.

Ruhsallık, ruhtur. Allah’tan gelir ve Allah’a geri dönecektir. Bizim dönüşümüz Allah’adır. Oradan geliyoruz. Bir yere gönderildik, buraya, O’ndan uzağa. Uzak ama uzak değil. Evet, uzak, çünkü Mevlana’nın söylediği gibi ayrı düşmüşüz, “Neyin sesini dinle. Ayrılıkları dile getirmekte.” Ayrı düşmüşüz, ama ruh için her yerde Allah’ın işaretleri vardır. Allah değil, simgeler. Allah, “Ben buradayım. Buradayım. Buradayım. Fiziksel olarak buradayım Ben. Kendi içine bak, aynı zamanda oradayım. Ben her yerdeyim.” Allah’ın Zatı’ndan bahsetmiyoruz elbette; Allah’ın simgelerinden bahsediyoruz.

Yani ruhsallık, Allah’ı anlamaktır. Kendi kaynağını anlamaktır. Kendinin gerçek olmadığını anladığında, geçip gideceğini fark ettiğinde, o zaman orada Allah’tan gelen bir şey olduğunu da idrak edeceksin. O şey Allah’a geri döndüğü takdirde kaybolup gitmeyecek. Tabii ki Allah’ın varlığı ile aynı şekilde değil ama o da var olacak.

Ruhsallık, Allah’ı anlamak için kendini anlamaktır. Fakat amaç Allah’ı anlamaktır. Ruhsallık, Allah’a geri dönüştür. Peki Allah’a nasıl döneceksiniz? Yaptığınız, gördüğünüz, meşgul olduğunuz her şeyde orada Allah’ın bir işareti ve Allah ile aranızda bir konuşma olmalı. Anlıyor musunuz? İslam dualarıyla meşhurdur, yüzlerce binlerce dua vardır. Yaptığınız her şeyde bir dua vardır. Değil mi? Eve girerken bir dua, otururken bir dua, yemek yerken bir dua, özel şeyler için bir dua, hatta tuvalete girerken bile okunacak bir dua vardır. Dua, Peygamber Efendimiz (asvs)’ın bizzat kendisinin bize öğrettiği bir niyaz, ya da Kur’an-ı Kerim’de bahsedilen geçmiş Peygamberlerin duaları, Hadis-i Kudsi’lerde yer alan dualar veya Evliyaların dualarıdır. Yalvarışlar, Allah’la olan konuşmadan başka nedir ki? Öyle değil mi? Bunu ruhsallık olmadan da yapabilirsiniz. Bu suyu sadece BismillahirRahmanirRahim deyip içebilirsiniz. İçmeden önce Allah’ı anmak bir ruhsal bir eylemdir. Dini yükümlülük değil, sünnettir. Ancak ruhsal bir eylemdir. Fakat bağlantı kurmazsanız, ruhsal bir eylem olmaktan çıkıp ruhu olmayan herhangi bir iş haline gelir. BismillahirRahmanirRahim deyip de bunu gerçekten ima ederseniz, Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla içmiş olursunuz. Söylemediğiniz zamanda ise Allah’ı anmadan, bir hayvan gibi robotik bir şekilde içersiniz. O suyun bir şekilde size yararı dokunsa bile, ruhsal faydasından mahrum kalırsınız. Suyun ruhsal faydaları var mıdır? Evet. Suyun bile bir hafızası vardır. Şeyler, onlara nasıl etkide bulunduğunuza göre değişirler. BismillahirRahmanirRahim’e inanmıyorsanız, pek bir fark olmayacaktır. BismillahirRahmanirRahim demezseniz ve de suyu koyan kişinin kötü bir niyeti varsa, o suyu değiştirecektir. Veya su başka birinden gasp edildiyse, suda başkalarının hakkı, başkalarının kanı varsa, o su da lekelenmiştir. Allah’ın ismini hatırlamadan da temizlemez ki size fayda versin. Peki nasıl ruhsal hale gelir? Sadece BismillahirRahmanirRahim der, Rabbinizi anımsar ve size söylediğim bu şeyleri hatırlarsınız. “Belki bu su başkasından gasp edildi. Ya Rabbi, affet beni. Belki de bu suda bozuk şeyler var, onu temiz kıl, ondan bana şifa ver ya Rabbi.” Rabbinle aranda bir konuşma geçiyor. Konuşuyorsun, bağlantı kuruyorsun, sana baktığını biliyorsun. Sana sesleniyor, sen de O’na karşılık veriyorsun. Ruhsallık budur. Peki bu nedir? Nedir? Takva.

Belki ilk başta, “Böyle söylemem gerek, şunları yapmam lazım,” diyeceksiniz ama bunu çok sık ve doğru bir şekilde yaptığınızda artık formüle edilmiş olmaktan çıkacaktır. Niyettir mühim olan. Çok atik davranacaksınız ve bağlantınız da oldukça güçlü olacak. Çünkü sadece, euzubilahimineşşeytanirracim demiş olmazsınız. Bağlantınızı kurar ve O’nun size baktığını bilerek düşünürsünüz. Anlıyor musunuz? Belki de kişi BismillahirRahmanirRahim’i bilmiyor. Ama bunun (bir bardak suyun) Rabbi’nden geldiğini bilip şükran duyuyor. Rabbine şükrederek içiyor. İnsan Rabbiyle konuştuğunda, Allah’ın o kişiden yüz çevireceğini mi zannediyorsunuz? Allah’ın sadece Arapça mı konuştuğunu sanıyorsunuz? O yüzden Ehl-i Tasavvuf, Tarikatta, ruhsallığı anlayabilmen için tüm kitaplarını yakman gerekir der. Suya atman gerek, o putları kırman gerek. Herkese bunu yapmalarını söylemiyoruz. Ancak daha derin bir anlayışa ulaşabilmek için böyle yapmalısınız diyoruz. Ve ehl-i Tasavvuf sırf bu yüzden çok eleştiriye maruz kalmıştır. Şeriata sıkı sıkı tutunuyorlar, daha da önemlisi güçlü bir niyetleri var. Ve konuşmaktan daha hızlı ve daha doğrudan etki eden bir şey vardır ki, o da iradenizi Rabbinizin iradesine bağladığınızda oluşur. Niyet, çok daha hızlıdır. Doğru zamanda, doğru şekilde, düzgün bir tecvid ile duanızı eder de o niyeti taşımazsanız, bağlantınız yok demektir. Ve İslam’da böyle bir eylemin hiçbir hükmü yoktur. Değil mi?

Eğer ehl-i Tasavvufsanız, ruhsal bir insansınızdır; ibadet etmekle ibadet etmemek arasında bir fark olmadığını anlarsınız. Ne yani, ibadet etmek, sadece ayağa kalkıp “Allahu Ekber” dedikten sonra Allah’ın önünüzde belirmesi ve sizin ne yaptığınızı izlemesi midir? Siz selam verdikten sonra artık sizi izlemiyor mu? Ondan sonra ne isterseniz yapabilirsiniz öyle mi? Tasavvuf yolunda giden biri, her ne yaparsa yapsın Rabbinin onu izlediğini bilir. Bu karşılıklı girdiğiniz bir konuşmadır ve bir ibadet haline dönüşür. Arada hiçbir ayrım yoktur.

Evet, oturuşunuz da bir ibadet olabilir. Allah’ı ayaktayken anabilir, otururken anabilir; Ayet-i Kerime’de dediği gibi, uzanırken de Allah’ı anabilirsiniz. Bu yalnızca hadra yapacağınız anlamına gelmiyor; ya da otururken zikr yapacağınız... Bunun içinde başka manalar da var. Birbirinden ayrı şeyler olmadığını anlatıyor. Bizim Efendimiz, uyurken bile Rabbi’nden ayrı kalmayan kim? Peygamber Efendimiz (asvs). Melekler birbirleriyle konuşuyorlardı. Meleklerden biri, “Uyuyor,” dedi. Diğer melek de, “Uyuyor gibi gözüküyor ancak uyumuyor. Şu anda Rabbiyle birlikte.” Bir insan uyurken nasıl Rabbiyle birlikte olabilir. Ruhsallık, Rabbinize geri giden yolu bulmaktır. Yolu bulmaktır. Ve o yolda yürürken Rabbinle birlikte olursun. Derviş’in manası budur. Bu yüzden Dergah, İlahi Huzur’un eşiğidir, kendimizi hazırladığımız yerdir.

Biz hiçbir şey iddia etmiyoruz. Şunu veya bunu yüzde yüz yaptığımızı iddia etmiyoruz. Elhamdülillah, İlahi Huzur’dan ayrı olmayanların izinden gidiyoruz biz. Bizim için edepli olan, “Ey Mürşidim! Senden ayrı olmamak bize yeter!” demektir. Mürşidimizden ayrı olmadığımız zaman, ki bunun kolay bir şey olduğunu sanmayın, o her nereye giderse gitsin İlahi Huzur’da olduğu için biz de orada olacağız. İşte bu kadar. Allah’ın sureti dışında her şey yok olacak. Bizler her daim Allah’n suretine bakıyoruz. Ve eğer bizler de Allah’ın gözüne iliştiysek, diğer her şey silinip gidecek ve geriye Kalan Allah olacak. Allah Daim’dir. Anlıyor musunuz? Bundan daha fazlasını söyleyemem.

Onların kalbinde ne durumdayız, ona bakın.

Ve Min Allahu Tevfik.

Fatiha.

Şeyh Lokman Efendi Hz.

Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim El-Kıbrisi'nin (ks) Halifesi

New York

Osmanlı Dergahı

4 Cemaziyel Evvel 1438

3 Şubat 2017

452 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page