top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

Neden Sürekli Aynı Hataları İşleriz?


BismillahirRahmanirRahim

Birincisi, çünkü iş yaparken Euzubillahimineşşeytanirracim BismillahirRahmanirRahim demiyorsun. Neden Euzubillahimineşşeytanirracim BismillahirRahmanirRahim diyoruz. Kendimize, şeytandan kaçınıp, Allah'tan koruma dileyerek başladığımızı hatırlatıyoruz. Çünkü şeytan orada bekliyor. Orada seni bekliyor şeytan. Ne iş yaparsan yap, şeytan orada bekliyor. Bunu sadece dille söylemek değil, manasını ve niyetini bilmek de gerek.

Buradayken Allah rızası için bir şeyler yapıyorsun, yine şeytan orada bekliyor seni. Peki bu ne demek? Yani şeytan, egon, nefsin hepsi orada seni bekliyorlar. Hepsi orada bekliyor ve sen de Allah'tan, bundan koruma diliyorsun.

Düşmanından korunabilmen için düşmanını bilmen gerek. Sadece düşmanını bilmen yetmez. Korunabilmen için düşmanını bilmen gerek. Eğer düşmanını bilmiyorsan, korunamazsın. Sağdan geliyor zannedersin, soldan gelir. Ve Allah'tan, Allah'ın asla geri çevirmeyeceği kişilerden yardım dile. Onların desteğini iste. Onlar Allah'ın inayetine sahiptir. Ve bunda da ciddi ol.

Bir kere, "şeytan bugün beni kandırmaya çalışıyor," diye bildiğinde, çoktan ilk savunmayı koymuş oluyorsun oraya. Farkında olacaksın.

Neden aynı hataları işlemeye devam ediyorsun?

Birincisi, çünkü bunun bir hata olduğunu hatırlatmıyorsun. Bu bir alışkanlık, hata değil. Bunun bir hata olduğu size hatırlatılmalı. Sohbette bulunmalısınız. Anladın mı? O zaman sahip olduğun sorunların çözümü gelir. Uyanırsın. Belki de sorun yaptığın işte. Belki sohbetin, yaptığın şeyle hiçbir ilgisi yok. Ama aslında her şeyle ilgisi var. Davranışların, tavırların, niyetin, her şey sorunlarından çıkış için bir yol sunar. Eğer hatırlatılırsanız... Çünkü nefs hiç beklenmeyen bir yerden gelmez. Özellikle Tarikattaysanız, bu cemaatteyseniz ve sürekli olarak nefsinizin nasıl işe karıştığını anlamak için bakıyorsanız...

Ego, önceden kestirilebilir. Nefs öngörülebilir bir şeydir. Herkes öngörülebilir. Bir hata yaptığın zaman yeni bir hata işlemiyorsun ki. Aynı eski hataları yapıyorsunuz! Aynı eski inatçılık! Aynı eski öfke! Aynı. Peki bunu anlamana mani olan şey ne? Düşman her zaman oradan geliyor. Artık oradan geldiğini öğrendin. Arkadan gelmiyor. Oradan geldiğini öğrendin. Peki ne yapıyorsun? Her zaman oradan geldiğini biliyorsun, o zaman kendini o taraftan korumaya alman gerek. Öngörülebilir bir şey. Hatalarımız önceden kestirilebilir.

“Bu taraftan gidersem, bu yöne bir adım atarsam olacaklar şunlar.”

“Şu kişiye bir kelime edersem, cevap şu olacak.”

Değil mi?

"Her zaman şu sorunum vardı, şimdi farklı durumlarda yine aynı sorunu yaşıyorum."

Yani sohbet olmadığında, danışmak de yok demektir. Sohbet ve danışma yoksa, o zaman sadece kendi nefsinle ve sürekli devam eden alışkanlıklarınla beraber sohbette bulunuyorsun demektir. O kadar. Ve bundan çıkmak istediğinde bile, anlayıp içinden çıkmak istediğinde dahi çıkamazsın çünkü rehberlik yapan kişilere danışmıyorsun. Kendine, kendi aklına danışıyorsun. Ve eğer bir rehberin yoksa, aklının rehberi şeytandır. Tabii ki aynı hataları tekrar tekrar işleyeceksin.

Peki ne zaman öğreneceksin?

Eğer hala inatçıysan, hala daha aynı şeyi yapmaya devam ediyorsan, ancak zor yoldan öğrenirsin. Çünkü sohbetle, sohbete odaklanarak ve danışarak, yani sünnete uyarak kolay yoldan öğrenirsin. Kolay yoldan. Sen kendi kendine, "Artık buna bir son vermem lazım," dersin. kimsenin sizi azarlamasına, bir şey demesine gerek kalmaz. Tokat yemene gerek kalmaz, çünkü sen kendi kendine, erkek gibi karar vermiş olursun. Zeki bir varlık olarak, nefsinin iradesini kendi iraden altına almay ve Allah'ın iradesini de kendininkin üstüne koymaya karar verirsin.

Bunu yapmak istemiyor musun?

Yapmak istemiyorsun?

Yapmak zorunda değilsin. O zaman zor yoldan öğreneceksin. Çok ağlayacaksın. O vakit zor yoldan olur, çok ağlarsın. Hiçbir kaçış yok; özellikle de bu Dergah'ta, kaçış yok. Kolay yoldan mı öğreneceksin, yoksa zor yoldan mı? Sesimizi yükseltiyoruz diye bunun zor yol olduğunu mu zannediyorsunuz? İnanın bana, bu hala kolay yol. Öylece başımı çevirebilirim. Biz bunu Şeyh Efendi'de yaşadık. Şeyh Efendi yüzünü çevirir ve hiç bize bakmazdı. Tamamen bizi kesip atardı. İşte o zaman yanarsın. Ben böyle yapmıyorum. Belki bir şey bile söylemezdi, hiç konuşmazdı, sadece...

Unuttunuz bunu. Ben unutmadım. Neredeyse her hafta bahsediyorum bundan. Unuttunuz öyle mi? İşler şimdi daha kolay olduğu için mi? İstediğinizi elde ediyorsunuz diye unuttunuz mu? Yani o zaman zor yoldan öğrenirsin. Bazı insanlar çok inatçıdır; zor yola girerler. Ne zamana kadar? Kafanı duvara toslayana kadar. Ve hala daha öğrenmiyorsan, hala daha, "Ee ne olmuş?" diyorsan, o zaman sevdiklerinin kafasını kırarlar. Sevdiğin şeyleri kırarlar. Bağlandığın her ne varsa, inatçılığın yüzünden onları tehlikeye atarsın. Anlıyor musun?

Tüm bunlar ne için? Emin olun, Allah değil bize bunu yaşatan. Biz kendi kendimizi bu hale sokuyoruz. Ta ki uyanıp da, "Artık buna son vermem lazım. Uyuşturucu bağımlısı gibiyim, bu hale bağımlıyım ben. Anlamıyorum. Son vermem gerektiğini biliyorum ama ne yapacağımı bilmiyorum," diyene kadar. Yeteri kadar acı çektikten sonra, "Böyle yapmam gerekiyor," dediğinde, o zaman o değişim çok samimi olur.

Bunu yaşaman gerekmiyor. Gerekmiyor. Tek yapman gereken sohbette bulunmak ve danışmak.

Oldukça kolay. Daha bugün biriyle konuşuyordum. "SübhanAllah," dedi, "danışacak birimiz var. Bu dünyadaki insanlar danışacak kimseleri olmadan, bir Şeyhleri olmadan nasıl yaşıyorlar, bilmiyorum." Bu dünyadaki her şey sizi yok etmek için. Aileniz, çocuklarınız, işiniz, siz... Her şeye sahip olabilirsiniz, ancak bunlar sizi içeriden mahvediyorlar. Çünkü insanların bir rehberi yok. Dönebilecekleri kimse yok. Terapiste para ödüyorlar, terapistin umurunda değil, sadece saate bakıyor.

Peki bu danıştığınız kişiler sizden ne istiyorlar ki? Sizden para mı istiyorlar? Sizden hiçbir şey istiyorlar mı? Hayır. Ama onlara danışıyoruz ve kılavuzluk alıyoruz. Ve siz kendi hayatınızdan da biliyorsunuz; danıştığın vakit işler daha da iyiye gidiyor, daha kötüye gitmiyor ki. Karmaşadan bir çıkış yolu buluyorsun. Kendi başına açtığın karmaşadan çıkış yolu buluyorsun. Dışarıdaki insanlar sadece sizi kırmak üzerine planlanmışlardır. O kişi bizi bir araya getirmişken, bizi bir arada tutarken, hala daha inatçılığa devam mı edeceksin?

Burada yaptıklarımızın başkalarını da etkilediğini ne zaman anlayacağız? Sevdiğin kişiler, sevdiğin şeyler senin kendi eylemlerin yüzünden acı çektiği zaman anlayacaksın. O zaman anlayacaksın. Daha önce anla. Nesi bu kadar zor bunun? Başkalarına etki ediyorsunuz. Özellikle de burada, Dergah'ta. Zikre gelmediğinizde başkalarını etkilemiyor mu zannediyorsunuz? Ya da sabah namazına gelmediğinizde? Veya Cuma'ya gelmediğinizde? Etkilemediğini mi düşünüyorsunuz?

Sohbet, kendi üzerinizde çalışabilmenizi sağlar. Kendinize bakmanıza, kendinizi çalışmanıza yarar. Kendinizi çalışmazsınız, düşmanın nereden yaklaştığını, nerede olduğunu bilemezsiniz. Anlıyor musun? Kendini çalışır ve kendini bilirsen, o zaman düşmanın üstesinden gelebilirsin. Ve bu seni daha zayıf kılmaz. Seni daha da güçlü kılar. Ve başkalarına yardım edebilirsin. Dönüp başkalarına da yardım edersin.

Allah beni bağışlasın, size rahmet versin.

El Fatiha.

Selam aleykum.

Şeyh Lokman Efendi Hz.

Sahibul Sayf Şeyh Abdulkerim el Kibrisi (ks) ‘nin Halifesi

Osmanlı Dergahı, New York

19 RabiülAhir 1439

5 Ocak 2018

Sohbetin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.

1.347 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page