BismillahirRahmanirRahim
Peygamber Efendimiz (sav), “Benim ümmetim, kıyamet gününde aldıkları abdestten ötürü vücutlarından yayılan nur ile diğerlerinden ayrılacaklardır,” diye buyurmuştur. Sırf abdest alarak. Bu ümmete verilen çok özel bir şeydir abdest almak.
Euzu billahi mineşşeytanirracim BismillahirRahmanirRahim. Destur Medet ya SahibulSaif. Bu yola girdiğimizde, Şeyh Efendi’den biat aldığımızda öğrendiğimiz şeylerden biri neydi? Üstüne basa basa söylediği şey neydi? Dikkatlice dinleyin. Bu, buradaki herkes için. Cahiliye Araplarının yaptığı gibi, Allah’a asi gelen milleti veya bir insanı değiştiren şey sohbettir; onlar Peygamberimiz (sav)’in sohbeti vasıtasıyla Sahabe oldular. Sohbet ile. Artık sohbet kalmamış. Sohbet öyle bir şeydir, öyle büyük bir sırrı vardır ki, sadece bu yol ile devam etmektedir. Sohbet, kitaplardan okumak değildir. Sohbet, internetten okumak değildir. Sohbet, kalbi okuyan kişilerledir. Sohbet, kendi kalplerini okuyan, dinleme için gelen, anlayan, kalplerinin arzuladığı, ihtiyaç duyduğu, faydalandığı şeyden alan kişilerledir. Sohbet kalpten kalbe gönderilendir.
Bilmiyor musunuz ki, Peygamber Efendimiz (sav)’e en yakın sahabe Hz. Ebu Bekir Sıddık idi. Ve çok fazla şey tecrübe etmişti. Peygamber Efendimiz ve Selman-ı Farisi arasında geçen, abdest ile ilgili olan Hadis’ten bahsediyoruz. Hz. Ebu Bekir, İkinin İkincisi’dir. Buna rağmen, Hadis kitaplarında Hz. Ebu Bekir Sıddık (ra) ile ilişkili sadece bir avuç Hadis bulursunuz. O kadar engin bilgisi var ancak kayıt altına alınmamış. İnsanlar alıp yozlaştıracağı için ruhsallığın çoğu kayıt altına alınmamıştır. Hepsini yok etmiştir. Her şeyi yazıya geçirmişti; okuma yazması olan az sayıda kişiden biri de kendisiydi. Her şeyi yazmıştı. Peygamberimiz (sav) göçtüğünde de hepsini yaktı. “Bundan sonra,” dedi, “bu ilim sohbet ile, kalpten kalbe aktarılacak.” Yalnızca kalbini temizlemeye çalışanlar bunu anlayıp aktarabilir. Bizim yolumuz da, Eshab-ı Kiram’ı izlemektir; Resul-i Ekrem Efendimiz (sav)’in sohbetini dinlerken tam bir edep ile dinlerlerdi. Çok dikkatli bir şekilde dinlerlerdi. Müridler de böyle olmalı. O zaman faydasını görürsünüz.
Yani Şeyhimizin sohbetinden, Sahibul Saif’ten aldığımız, onun bize verdiği ilk şeylerden biri neydi? Her daim abdestli durmak. Her zaman. Bugün bunu öğreten kimse var mı? O çok sevdiğin, bir sürü şey öğreten Mevlevilerin hepsine bir bak, İmam, üstad, Şeyhlere bir bak bakalım. Abdestini tutmak çok temel, çok önemli bir şeydir. “Ah sırf namaz kılmak için abdest alırım,” diyorlar. Abdestli olan kişiye şeytanın nüfuz edemeyeceğini, şeytanın yanına yaklaşamayacağını bilmiyor musun sen? Sırf abdest alarak, abdest tazeleyerek bile, dediğin gibi, Peygamber Efendimiz (sav) bildirmiş:
“Tıpkı kuru yaprakların ağaçtan dökülmesi gibi, günahlarımız ve kirlerimiz dökülür.”
Abdesti tutmak çok mühimdir. Çünkü seni hazırlıyor, kendini farklı bir hale sokuyorsun, başka türlü bir temizlenme işlemine sokuyorsun. Çünkü kimse Şehadet getirmeye temizlenme olarak bakmıyor. Öyle görmüyorlar.
Kimse namaza gerçek bir temizlenme olarak bakmıyor. Namaza bir temizlenme olarak baksaydınız, koşarak namaza dururdunuz. Namaz farzdır. Namaz, çoğunluğun üstüne farz olan bir şeydir. Aynı şekilde oruç da. Aynı şey. Ancak bu bir temizlenmedir. Şimdilerde Ramazan’ı sadece bir sosyal etkinliğe, eğlenceye dönüştürmeye çalışıyorlar. Sadece yemek, eğlence ve aileden ibaret olan bir Ramazan haline getirmeye çalışıyorlar. Sadece bundan ibaret. Allah ve Peygamberi’ne ne oldu? Aksine, Ramazan size bu dünyayı hatırlatacak her şeyden yüz çevirmenizi sağlamalıdır.
Şimdi... Abdest ise taharettir. Temizlenmedir. Bu zamanda kim düzgün bir şekilde abdest alıyor ki? Abdest almaya gelmeden önce, daha insanlar tuvalete nasıl girileceğinden bihaberler. Bütün sünnetleriyle birlikte, doğru şekilde nasıl taharetlenilir, biliyor musunuz? Hakkıyla abdest aldığımızda ne kadar sevap kazanırız, biliyor musunuz? Abdest suyundan bir miktar içmek, sonra Şehadet getirmek, İhlas okumak ya da gülümsemek ile... Sırf abdest aldıktan sonra gülümseyerek bile ne kadar sevap kazanırsınız, biliyor musunuz? Yani bu konu önemli; çünkü kirli bir yerden gelip, temiz bir yere girdiğimizi bildiğimiz bir yere koyar bizi.
Kutsal bir alana giriyoruz. Bugün Receb Ayı’nın on biri. Çok mübarek bir gün. Çok mübarek bir gece. Mübarek bir ay. Çok rahmetli. Bu gece muazzam bir rahmet iniyor. Kutsallığı var. Giriyorsunuz. İnsanlar bu zamanda iyice bencil, kapitalist olmuşlar. Her şeyi alıyorlar. Bir kutsallık mı var, alıyorlar. Anlıyor musunuz? Rahmet, alıyorlar. Hayır. Bu girmektir. Kutsal bir mekana girerken temiz olmanız gerekir. Kirli olan her şeyi çıkarmanız gerekir. Evvela neyin kirli olduğunu anlamalısınız. Tuvalete girmek, taharetlenmek, ardından abdest almak, abdesti soğuk suyla almak... Şimdi, bu sizinle şeytan arasına bir engel, bir perde koyar. Şehadet de getirdiniz mi, temizsinizdir. Abdestsiz ölen kişi çok sıkıntı çeker. Bakın anlayın, şeytan siz henüz hayattayken yanınıza yaklaşabiliyorsa, bir de hayatınız sona ererken ne halde olacağını düşünün. Of, büyük tehlike. Allah bizi her zaman abdestli kılsın, abdestli ölmemize izin versin.
O yüzden, bir mümin yirmi dört saat abdestli durur. Abdestin bozuldu mu, yenilersin. Abdestsiz uyumayın. Abdestsiz uyumazsın. Abdestli olarak uyursan, melekler gelip seni çevreler ve korumaya alırlar. Çünkü bir mümin olarak artık gerçek yerlere seyahat etmeye başlayacaksın. Bu hayali yerde kalmayacaksın. Halifeler uyandıkları zaman bile, tıpkı Evliya ve Peygamberlerin yaptığı gibi, Allah’ın yarattığı yeryüzüne abdestsiz basmazlardı. Sultan Abdül Hamid Han Cennet Mekan, teyemmüm etmesiyle meşhurdur; yatağının, yastığının altına tuğla, teyemmüm taşı koyardı. Uyandığı vakit ilk önce teyemmüm alır, susuz abdest alırdı ki abdestli olabilsin ve böylelikle gereğince abdestini tazelemeye gidebilsin. Yere abdestsiz basmazlar. Ancak günümüz insanları, Allah’ın yerine, bırakın abdesti, cenabet bir şekilde basıyorlar. Bunlar Müslümanlar. Estağfurullah.
Şimdi bunu kullanıyoruz. Abdest için kullandığımız ilk şey, sudur. Cennetten gelir. Cennetten geliyor su; sizi dönüştürecek. Kıyamet Günü bize hafiflik verecek inşaAllah. Her şeye ibadettir deyip o gözle bakıyoruz ancak abdesti bir ibadet olarak görmüyoruz. Tersten söyleyeyim. İbadet nedir? İlahi Huzura çıkabilmek için kendini temizlemektir. Birçok insan ibadete İlahi Huzura girmeleri için kendilerini temizleyen bir şey olarak bakmıyor. Ancak abdest, bunun böyle olmasını sağlar.
Yani çocuklarımıza, küçüklere ilk öğretmemiz gereken şey abdest almaktır. Daha bebekken bile olur bu. “Şimdi buranı yıkayacaksın, şimdi buranı, şimdi buranı.” Bu kadar. Şimdi abdest al bakalım. Aynı şekilde. Biliyorsunuz, Fatiha okumaları için bir yaşında, iki yaşında, üç yaşında ya da beş yaşında olmaları gerekmiyor. Daha küçük bebekken bile, sizi böyle (dua ederken) görmeye çok alışkın oldukları için, onlar da Fatiha dendiğinde aynen bu şekilde ellerini kaldırırlar. Bütün Fatiha’yı bilmelerine gerek yok, ancak bilmediklerini de zannetmeyin. Biliyorlar. Onlar, bizden daha yakınlar o dünyaya. Onları o şekilde eğitebilirseniz, abdestli olarak, temiz, taharetli bir terbiye verebilirsiniz. İnşaAllahu Rahman.
Allah bu ayda bizi temiz kılsın. Her şeyi, imanımızın temelini oluşturan her şeyi hakkıyla yerine getirelim ki, güçlü kılıp üzerine inşa edebilelim. Bu mübarek gecenin hürmetine, Şeyhimizin hürmetine Allah beni bağışlasın, size rahmetiyle muamele etsin.
El Fatiha.
Amin. Selam aleykum ve rahmetullah.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Sahibul Sayf Şeyh Abdulkerim el Kibrisi (ks) ‘nin Halifesi
Osmanlı Dergahı, New York
11 Receb 1439
29 Mart 2018
Sohbetin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.
Comments