top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

Doğanın Ardındaki Hikmeti Görün


BismillahirRahmanirRahim

Biz neyiz? Yüzeyi birazcık kazırsak kandır, kırmızıdır. Hepimizin kanı aynı şekildedir. Başka kimin kanı akar biliyor musunuz? Hayvanların. Demek ki, bizim de bir parçamız hayvanlar dünyasına ait. İnsanlar, "Hayvan olma," diyor. Hayır. Hayvanlar, hayvan gibi davranmazlar. Hayvanlar istedikleri şekilde davranmazlar. Hayvanların belli kuralları vardır. Bir hiyerarşileri vardır. Koyunların içinde bir lider vardır, diğerleri ise bir bir onu takip ederler.

Gördüğünüz her hayvan topluluğunun kuralları, yasaları vardır. Amerikalılar şeriat kelimesini sevmiyor ama bunun manası budur, yasalar. Yasaların işlevi nedir? Güçlülerin zayıfları istismar etmesine engel olur. Zenginin fakiri istismar etmesine engel olur. Daha fazla ayrıcalık sahibi olanların, ayrıcalık sahibi olmayanları suistimal etmesine engel olur. Mazlumların, güçsüzlerin, fakirlerin hakkını verir. Temel yaşam haklarını verir. Yasalar bu yöndedir. Nasıl diyoruz, hayvanlar alemindeki yasalar bu şekildedir. Hayvanlar arasında demokrasi yok mu? Neden yok ki? Şeyh Efendi, hiçbir zaman bir koyunumun tartışıp kimin çoban olacağıyla ilgili oy kullandığını görmedim. Siz hiç gördünüz mü? Hayır. Allah Allah.

Hayvanlar aleminin belli yasaları belli kuralları vardır. Bir hayvan başka bir hayvanın bölgesine gidip de cezasız kalamaz. İnsanoğlu hayvanların yasalarını gözetse, daha iyi durumda oluruz. Çünkü biz de onun bir parçasıyız. Bilmiyor muydunuz? Ancak insanoğlu kendi doğasından koptuğunda hayvanlardan da beter bir duruma gelir. Kur’an’da da bahsedilen budur. Onlar belki hayvan ama bazıları hayvandan da beter, hayvandan daha aşağı. Bunların hepsi doğal halimizi bulabilmemiz içindir. Çünkü İslam’da ilk günah inancı yoktur. Biz ilk masumiyete inanırız. Her şey masumdur, saftır, her şey özünde masumdur. Oraya geri dönmeniz gerek. Bu derinin altı herkeste kırmızıdır. Birazcık daha kaldırırsan tamamen beyaz; kemikler var. Siyah kemik yoktur. Kahverengi Pakistan kemikleri, sarı kemik diye bir şey yoktur. Biraz daha ilerisine bak, ruhun var. Ruh, renk nedir bilmez. Bu dünyada altmış yetmiş yıldır yaşıyorsun ama bu dünyaya gelmeden binlerce yıl önce de vardık. Ruhsal alemde yaşıyorduk. Ne? Beyazların ruhsal alemi mi? KKK alemi mi? Kara Panterlerin ruhsal alemi var mı? Pakistanlılara ait bir ruhsal alem var mı? Hayır. Din, ruhsallık, “İçeri bak, altına bak. Hepimiz aynıyız,” demek içindir. O halde insan gibi yaşamaya bakın çünkü daha bu dünyada yapacağımız çok iş var. Bilhassa şimdi. Farklı olduğu, daha üstün olduğunu düşündüğünde, “Her şeyi kullanmaya hakkım var. Her şey benim emrimdedir,” dersin. Ya birbirinize ya da doğaya karşı böyle davranırsınız. Anlıyor musunuz? Doğaya bile böyle yapamazsınız. Çünkü hayvanlarında aynen bizim gibi akar kanı.

Daha yeni kestik kurbanlarımızı. O hayvanlar için üzülmelisiniz. Ben üzülüyorum. Birçoğunuz üzülüyor, biliyorum. Şunu bilmelisiniz ki, bu hayvanlar, sübhanAllah öyle güzeller ki, bizim için hayatlarını veriyorlar. Buna yaşam döngüsü diyorlar. Daha ne kadar hürmet etmemiz gerek. İnşaAllah o vakit geçinebiliriz. O vakit bu dünyada yedi milyar insan da olsa, yetmiş milyar insan da olsa, yeteri kadar yerimiz, yeteri kadar yiyeceğimiz var.

İnsanlar bencil olduğunda, değil yedi milyar, yedi milyon, hatta yedi kişi bile bu dünyada yaşayamaz. "Hayır, sende ne varsa, ben de sahip olmalıyım. Neyin varsa, o aynı zamanda da bana ait," derler. İslam, "Bir kişiye yeten yemek, iki kişiye de yeter", diye buyurmaktadır. İki kişiye yeten, üç kişiye de yeter. İlk önce size nasıl yiyeceğinizi öğretir. Şeyh Efendi söylüyor, Osmanlılar yemeğin nasıl yapılıp nasıl yenileceğine önem vermişlerdir. Yemek pişirme ve yemek yemenin ruhaniyeti çok büyüktür. Çünkü en büyük hayvani taraflarımızdan biri yemektir. Hem yemek yiyip, hem de içinizdeki hayvani tarafın üstüne basıyor ve paylaşıyorsanız... Ki hayvanlar aleminde bunu da görürsünüz, paylaşırlar. Anne kedi, bebeğiyle paylaşır, horoz tavuk ile paylaşır. Horozun tavukla nasıl paylaştığını gördünüz mü hiç? Bir şey bulur, klak klak klak hemen eşlerini çağırır yanına, tek bir eş değil, eşleri gelir. Klak klak klak alır ve ağzına koyar. Sonra tavuk gelip onun ağzından alır. Yemez. Sırf doğaya bakarak bile, sadece doğayı öğrenmekle kalmaz, ruhunuzu da öğrenirsiniz. Çünkü insanda her ne varsa, hepsi oradadır. Ve Allah dikkatli olmamızı buyuruyor. Gördüklerinizi sadece siyah ya da beyaz olarak algılamayın. Çünkü Allah gündüzü gecenin içinde, geceyi de gündüzün içinde eritir. Anlayış sahibi olanlar için bunlarda bir hikmet vardır.

İnşaAllah, kan, anlayabilmemiz için önemlidir. Kendimizi daha üstün görmek ve suistimal etmek için değil. Yapamayız. Dediğim gibi, bu dünyada bile yapamayız; istismar etmek haramdır. Peygamber Efendimiz (sav) nehir kenarında birkaç Sahabe gördüğünde, "Suyu boşa harcamayın," diye buyurmuştur. Suyu nehirden alıyorlardı. Ve onlara, "İsraf etmeyin," demiştir. Durumun hassasiyetini idrak edebiliyor musunuz?

Hayvani tarafınızın çoğu yemek yerken ve paylaşırken çıkar. Vücudunuz, "Yemek istiyorum," der ancak siz, "Hayır, neden önce benden genç olanlara vermeyeyim ki? Şu kişinin ihtiyacı var, neden vermeyeyim?" dersiniz. O zaman, hayvani tarafınızı kontrol altına alırsınız. O zaman hayvanınızı siz idare edersiniz. O sizi değil. Bu yüzden her inançta, her öğretide "oruç tutun" denilir. Oruç tutarsınız. Bir kere oruç tutmaya başladınız mı, ruhunuzun gücünü ve nefsinizi nasıl kontrol edebileceğinizi de anlamaya başlarsınız.

Ve Min Allahu Tevfik.

El Fatiha.

Şeyh Lokman Efendi Hz.

Sahibul Seyf Şeyh Abdülkerim El-Kıbrisi'nin (ks) Halifesi Osmanlı Dergahı, New York

10 Zilhicce 1438

1 Eylül 2017

Sohbetin İngilizce aslına buradan ulaşabilirsiniz.

113 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page