BismillahirRahmanirRahim
Konuşmaya başlamadan önce Şeyhimizden izin istiyoruz. Kendimizden ya da kendi nefsimizden konuşmayacağız. Her ne gerekliyse, o bize gönderecek inşaAllahu Rahman. Bu Tarikat cemaate dayanır. Eğer cemaatiniz yoksa, Tasavvuf da olmayacaktır. İmanınız olmayacaktır. İslamınız olmayacaktır. Sahabe-i Kiram, imanın en yüksek derecesine, Peygamber Efendimiz (asvs)’ın cemaati ile eriştiler.
Bir soru sordun (Şeyh, müride konuşur) – Mürit olmak nedir? Mürid, muradını arar. Muradınız ne? Muradı nasıl açıklarsınız? Manası nedir? Murad, sizin amacınız, gayeniz demektir. Amacınız, gayeniz her neyse, bulacağınız da odur.
İşte mürid, bu demektir. Gayesini arayan.
Bizim gayemiz ne? Şeyhimizle beraber olmak. Anlıyor musunuz? Başka bir şeye yönelmez, hep bunun etrafında döner. Farklı amaçları olan kişiler, neyi amaçladılarsa onu bulacaklar elbet. Fakat bizim amacımız, muradımız nedir? Bizim muradımız Şeyhimizdir. Peki neden? Çünkü ancak onunla birlikte Peygamber Efendimiz (sav)’i bulabiliriz. Peki neden? Çünkü ancak Peygamber Efendimiz (sav) ile birlikte Allah’ı bulabiliriz. Bitti.
Eğer amacınız, gayeniz, muradınız makam sahibi olmak ise, belki bunu elde edersiniz. Ancak asıl muradınıza, asıl gayenize, Şeyhimizi bulamazsınız. Onu bulamazsınız, Peygamberi bulamazsınız, Allah’ı bulamazsınız. Ama yüksek bir makamınız olur. Eğer gayeniz övgü almaksa, onu da elde edebilirsiniz. Eğer gayeniz önder olmaksa, onu da elde edebilirsiniz. Başka bir şeyse amacınız, onu da elde edebilirsiniz. Edebilirsiniz, diyorum; sizin için iyidir demiyorum. Allah Kerim. Bu yolda da, her ne arıyorsanız bulacağınız da odur. Eğer onu aramıyorsan, bulamazsın. Yüz yıl boyunca bu tarikatta kalabilirsin ama amacın Şeyhin değilse, onu hiçbir zaman bulamazsın. Şeyhini bulamazsan, kendini de bulamazsın ve kaybolursun. Nerede kaybolursun? Kendi okyanusunda kaybolursun. İşte o zaman, “Ben. Allah ve ben. Sadece ben ve Peygamber (asvs). Sadece ben ve Şeyh,” dersin. Çünkü gayesi Şeyhiyle olanlar, hiçbir zaman, “Ben Şeyhime eşim,” demez. Asla. “Ben hiçbir şeyim,” der, “şu insanlara bak. Onlar bir şey olmuşlar ama ben bir hiçim. Ben de onlar gibi olmalıyım. Onlardan daha iyi olmalıyım. Kalbimde haset taşımamalıyım. Gidip onlardan öğrenmeliyim,” der. Benim gayem bu. Her gün gözlerimi açıp tekrar uykuya yatana kadar, Şeyhimin hürmetine ne yaptım, nerelerde hata yaptım, nerelerde başarılı oldum, bunları düşünmek. Bazı günler çoğunu hatırlarsın, bazı günler daha az hatırlarsın, ama asla ve asla bu tefekkür sekteye uğramaz.
Bir kere bu sırrı idrak ettiniz mi, o vakit himmetin ve Şeyhin mededinin gelmesi çok kolay olur, hızlıca gelir. Aslında yaptığınız çok fazla bir şey değildir. Konu bizim ne yaptığımız değil, anlıyor musunuz? Onların ne kadar verdiği. Ancak onların ne kadar verecekleri de bizim samimiyetimize bağlı elbette. Ne kadar iş yaptığımıza değil. Eğer samimiysek, bir yaparız, samimiyet şöyle söyler, “Daha fazla yapmalıyım. Daha fazlasını yapmalıyım.” Samimiyet, “Ne yapıyorsam yeterli değil,” diyecektir, “benim gayem seni memnun etmek.”
Bu gece aslında sohbet vermeyi düşünmüyordum, çünkü yapmamız gereken bir çok şey var. Siz de pek tembelsiniz, en azından yılda bir iki gece yakalıyorum sizi ki on ikiye kadar ibadet edin. Elhamdülillah. Ama onlar konuşmamızı istiyorlar. İlgili değildim ama konuşmak durumundayım.
Bu gece Regaib Kandili. Regaib özellikle hangi alemlerde kutlanır? Melekler aleminde. Şimdi tutup da, “Hoca şimdi de Meleklerden bahsediyor,” demeyin. Hadislerden bahsediyorum ben. Çünkü bu gece Melekleri yaradılışın her yerinden çekilip, bu dünyadan, binlerce alemden, Semavattan gelip de bölük bölük nereye toplanırlar? Kabe’nin etrafına. Çünkü bu gece isteklerin, arzunun gecesidir. Neyi arzuluyorsunuz? Niyetiniz nedir? Bunun geldiğini anlıyor musunuz? Niyetimiz ne, ne istiyoruz. Bu geceyi kutluyorlar, çünkü Peygamber Efendimiz (asvs)’ın nuru ve sırları babasından annesine geçmiştir. Yani Kabe’yi açacak olan orada ve onlar da orada toplanıyorlar. Kim peki onlar? Dua eden melekler kimin için dua ediyorlar? Kendilerine mi? Asla. Her zaman Allah’ın kulları için, Allah’ın sevgili kulları için, ihlas sahibi olmaya çalışan kulları için dua ederler. İnşaAllah bizim için dua ediyorlar.
Fiziksel Kabe’nin etrafında toplanıyorlar. Kabe bir an bile Meleklerden yoksun değildir. Ama bu sadece fiziksel Kabe. Bir de kalbinizdekini, Allah’ın tahtını, o Kabe’yi düşünün. Allah, meleklerine ne buyurmuştur? “Eğer Beni görmek istiyorsanız, dünyaya inin ve her daim Beni zikreden kullarımı bulun. Onların kalbinde Ben varım, gidin ve onları bulun, Beni orada bulacaksınız.” Bunun ne demek olduğunu anlıyor muyuz? Eğer tıpkı Kabe’ye yapmış oldukları gibi, Haram-ı Şerif’i putlarla doldurmaları gibi biz de kalbimizi her türlü kötü şeyle dolduruyorsak, belki melekler gelir ama aynı zamanda şeytan da geziniyor olur etrafında. Nefs geziniyor olur. Birçok yanlış arzular geziniyor olur. Eğer bunlardan nasıl kurtulacağınızı bilmiyorsanız, azad olamaz. Ve şunu anlayın ki, Peygamber Efendimiz (asvs)’ın vazifesi, onun misyonu Harameyn’i, Mekke’yi temizlemekti; Kabe’yi insanların tapındığı tüm yanlış şeylerden arındırmaktı. Allah (svt) nezdinde hangisi daha çok sevilir? Bir taş mı, yoksa kalp mi? Bir de kalbinizi temizlediğinizde ne olacağını düşünün. Kimin sizin etrafınızda tavaf edeceğini, kimlerin toplanacağını düşünün.
O halde bu gece, Meleklerin Rabbini hatırlamak için bir araya toplanacağı o kalp olun. Çünkü onlar Hazreti İnsan’nın kalbine, Allah’ın Halifesi olmak için yaratılmış olanın kalbine bakıyorlar. O zaman nurlanırsınız. O zaman feraha erersiniz. Bizim niyetimiz budur. Nedir o niyet? Kalbimizi temizlemek. Ben kalbimi temizleyeyim de Melekler gelsin diye düşünmüyorum. Hayır. Kalbimi temizleyeyim, öyle temiz olsun ki Şeyh Efendi orada olabilsin. “Neyden bahsediyorsun?” Onunla, diyorum. İnşaAllah. Onun kalbine girmeye çalıştığımızda Allah ile oluruz. Allah (svt) ile birlikte oluruz. Anlıyor musunuz? Birçok insan ne demek istediğimi anlamayacak. Fakat kalbin sırrı budur. Bunu çok konuşuyoruz. Bütün yanlış şeylerden arındırıp Allah’ın sevdiklerini koyalım kalbimize diye hep söylüyoruz. O vakit Allah için bir şeyler yapabiliriz. Allah’ın buğz ettiği her şeyi çıkarıp atın, tutmayın kalbinizde.
Allah beni affetsin inşaAllah. Allah sizi korusun. Allah kalplerimizi temizlesin. Şeyhimiz her daim kalbimizde olsun. Şeyhimizin kalbinde olmayı diliyoruz çünkü bizler çok aciziz. Güçlü kuvvetli olmayı diliyoruz inşaAllahu Rahman. Kendinizi temizleyin. İstiğfarınızı arttırın, estağfurullah el azim ve etubu ileyh, deyin. Oturun bir yere. İbadet ediyorsunuz. Değiştirmek istediğimiz şeylerin neler olduğunu anlayın. Gaflet içinde ibadet etmeyin. Sadece bu dünyadan bir şeyler istemek için ibadet etmeyin.
Bizler Şeyhimizin vazifesini devam ettiriyoruz. Ve onun vazifesi ise çok büyüktür. Bu dünyanın samanında olmasın gözümüz. Ahiretin buğdayını talep etmeliyiz. Bu ayda buğdayı ekmek istiyoruz. Yemeyin onu. O zaman, bir, yedi olur. Ve o yediden daha birçokları gelir. Ekmeye devam edin inşaAllah. Benim niyetim budur. Siz de buyurun inşaAllah. Allah beni affetsin, sizi korusun.
El Fatiha.
Selam aleykum ve rahmetullahi ve berakatühü. Bu kadarı yeter. Önümüzde uzun bir gece var. Birkaç bir şey yapmaya niyetlendik. Bizimle olmak isteyen herkes hoşgelir. Eğer bizden uzaklardaysanız, sessiz sakin bir yere oturun, tespihinizi alın, dışarılarda çok dolaşmayın. Şeytan tabletlerinizi, iPhone ya da şu telefon bu telefon, almayın elinize. Sadece bu geceliğine her şeyi bir kenara bırakın. Elinize tespihinizi alın ve kendinizi bağlayın. Şeyhinizle olan bağlantınızı düzeltin. O zaman bir şeyler alırsınız.
Bu gece çok mübarek bir gece. Dediğim gibi, bu gece gelenleri, Allah (svt) ilk defa yaratıp aşağı gönderiyor. Bilhassa bu yıl. Eğer Dergahın civarında bulunduysanız, havanın bile çok farklı olduğunu hissetmişsinizdir. Nem, yağan yağmur, çok yumuşak bir şekilde aşağı iniyordu. Burada geçirdiğimiz daha önceki yağmurlardan oldukça farklıydı. Suyun bizi temizlemesini diliyoruz. VeminAllahu Tevfik. Fatiha.
Selam aleykum.
Şeyh Lokman Efendi Hz.
Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim El-Kıbrisi'nin (ks) Halifesi
New York
Osmanlı Dergahı
2 Receb 1438
30 Mart 2017
Comments