top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

"Ramazan denge ayıdır"


Bismillahirrahmanirrahim

Kendimizi her türlü fitneden, her türlü yanlış anlaşılmadan uzak tutuyoruz ve yolumuza hiçbir değişiklik olmadan devam ediyoruz. Ölünceye kadar, mübarek olanlardan destek alarak devam edeceğiz inşaAllah. Bizler bir şey iddia etmek için burada değiliz. İş yapmak için buradayız. Elhamdülillah, iş yoğunluğumuz onların izniyle daha da artıyor ve işimize devam ediyoruz. Kimsenin durmasına izin vermiyoruz. Bizim işimiz ne?

Bizim işimiz, kendimizi öncelikle ölüme hazırlamak. Bu bizim işimiz. Kendimizi ölüm için hazır vaziyette olmaya hazırlamak. Eğer söylediklerimizin yanlış olduğunu, ruhsallık içermediğini, bunun rehberlik olmadığını, bunun irşad olmadığını söyleyen varsa, onlara iyi şanslar... Peki o zaman, her zaman hakkında konuşulan “aşk” ne? Şeyh Efendi’nin, Şeyh Mevlana’dan öğretisini aldığı ve yoluna devam ettiği; bizim üzerinde odaklandığımız şey: Ölüm. Ölümü hatırlamak. Mehdi (as)’ın geleceğini düşünmeden ve bu gerçekleşmeden önce, yapman gereken en önemli şey; ne zaman geleceğini bilmediğimiz ölüme hazırlanmak. Belki bu saniye, bu dakika gelecek; belki de bir saat sonra. Belki yarın. Mümin kişi, ölümü sımsıkı ve çok yakınında tutmalı. Ölüm Meleği her an gelebilir, bunun için hazır olmalıyız. Şeyh Efendi’nin dediği gibi, Türklerin bir sözü vardır, “Uykuya her daldığında, ölüm yastığının altındadır. Uyandığın zaman da burnunun ucunda duruyor.” O, sana çok yakın.

Eğer biz inanan kişiler olarak samimiysek, samimice bu şekilde düşünürsek; uykuya daldığımızda ölebiliriz, binlerce insan uykuya dalıyor ve asla uyanmıyor… Bütün planlarını yapıyorlar. Bütün programlarını yapıyorlar. Yapamadıkları hiçbir şey yok, ama ölüme hazır değiller ve bilmiyorlar.

Biz ölümü devamlı olarak hatırlamaya çalışıyoruz. Mübarek kimselerin dediği gibi, “Eğer ölümü günde kırk kere hatırlarsan ve o gün ölürsen, ölüm meleği geldiğinde sorguya çekilmeyeceksin. Şehit olarak öleceksin.” Ramazan olsun veya olmasın. Kadir gecesi olsun, olmasın, bizim her zaman canlı tutmamız gereken şey bu. Ve inanan kimseler olarak, Şeyhimizin birer müridi olarak, gece uyumadan önce yapmamız gereken son şey, bir kere şükür secdesine gitmek. Eğer canımız bu gece alınırsa diyerek düşünüp, Allah’a minnettar olmalı ve ondan bağışlanma dilemeli; bunu söylemeli, ibadet, dua etmeliyiz. Böylece kendimizi her gece, ölüm için hazırlamış oluruz. Bunu yaparsak, Allah’a (svt) ve Peygamberi'ne (sav) daha iyi bir kul olmamız için, bu hayat bize hizmet eder. Bir kişi bunu samimiyetle yapıyorsa, bu dünyanın saçmalıklarının hiçbiri ona dokunamaz. Depresyonda olmasına imkân yoktur. Çünkü denge budur… Anlıyor musun? Denge bu.

Bu Ramazan ayında, bu dünyada gerçek olan şeyin ne olduğunu; nefsimizin, isteklerimizin, tutkularımızın ne olduğunu, nefsimiz ve şeytanın ne olduğunu daha çok düşünürsek, daha çok anlarız ve Allah’a daha yakın oluruz. Bu ay, bir sürü insanın kutladığı gibi değildir. Tabi ki bu ayı kutlayacağız, ama nasıl kutlayacağız? Sadece gülerek, eğlenerek, mutlu olup, dünyaya daha çok dalarak değil. Akşam olunca herkes kendini dışarıya atıp, Allah’ı unutuyor, Peygamberini unutuyor, ibadeti unutuyor ve sadece etrafta dolaşıyor. Birçok insan böyle yapıyor, değil mi?

Bu ay ne için? Bu ay inananların, insanların dengeyi bulması için. Bu ay bize, bu dünyanın ve tutkularımızın, nefsimizin ve şeytanın, gerçek olmadığını öğretmek için var. Onlar gerçek değiller. Gerçek olan tek şey; Allah (svt). Gerçek olan şey, O'nun emirleri. Ve biz O'nun emirlerini izliyoruz, o zaman gerçek hayatı buluruz. Ramazan’ı doğru şekilde kutlayanlar, onlara hayat verdiği için kutluyor. Bu ayın önemini bilenler, oruç tutmak için hevesle bekliyorlar. Yemek yemeği ve bir şeyler içmeyi önemsemiyorlar. Ama kendilerini bu dünyadan çekecekleri zamanın gelmesini iple çekiyorlar. Bu dünyadan kendini çekmek, farklı bir dünyaya girmek, gerçek olan dünyaya girmek için; bu yolda her zaman ölüm kapsından geçmek gerekir. Her zaman. Yemek, içmek, tüm bunları yapmak Ramazan’da yasaklanıyor. Ve ne biliyor musun? Öldüğünde de bunları yapamayacaksın.

Yani bu Ramazan ayında, ‘küçük ölüm’ nedir, onu anlıyoruz. Farklı bir dünyaya giriyoruz. Bu dünyada beş duyumuzla sınırlıyız; sadece gördüğümüz, duyduğumuz, dokunduğumuz, tattığımız, hissettiğimiz; dünyanın en alt seviyesinde tutsağız. Bu gerçek dünya değil. Ve gerçek olan dünyaya girebilmemiz için, kendimizi bu dünyadan, bu en alt seviyedeki var oluştan ayırmamız gerekli. İşte Ramazan, her şeyi dengeye getiriyor, tüm dünyaya şans veriyor. Tüm ümmet için; genç yaşlı, fakir zengin, herkese; o gerçek dünyaya erişme şansını veriyor; herkese Allah'a (svt) yakın olma fırsatı veriyor. Bu fırsat herkes için açık.

Bu ay karışıklık ayı değil. Bu ay daha dengede olman için, kendini karışıklıktan uzakta tutman için. Sessiz bir yer bul. Rabbini düşün ve ona ibadet et. Anla. O zaman rahmet gelecek. Allah (svt) ve O'nun Peygamber’i(sav) biliyor ve anlıyor. Bize verilen her şey, kıyamet gününe kadar ve Ramazan’ın herkese yararı var. İnşaAllah, bu yararı alırız ve kaybetmeyiz. Ramazan ayını, hayatımızı biraz daha dengeye getirmek için kullanırız. Ramazan ayı olmadan, denge olmazdı. Eğer Ramazan Ayı'nı yaşamasaydık, denge olmazdı. Zihinsel olarak, ruhsal olarak, fiziksel olarak, hiçbir şekilde denge olmazdı. Bu ayı denge ayı olması için kullan. Bu ayı aşırılıkların ayı olarak harcama.

Bu ayda nefsani isteklerimizle, yemek ve içmekle, bu dünyayla çok fazla meşgul olmamalıyız. Kendimize gelmekle daha fazla meşgul olmalıyız. Ramazan bize bunu öğretiyor. Kendi gerçekliğimize geri dönmeyi öğretiyor. Bizim kendi gerçekliğimiz, bu Dünya’da değil. Kendi gerçekliğimiz, nefsimizden gelen isteklerimiz değil. Kendi gerçekliğimiz, Allah (svt) ile birlikte olmak.

Ve min Allahu Tevfik.

El Fatiha…

Şeyh Lokman Efendi

Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi el-Rabbani (ks) Halifesi

2 Ramazan 1436H 19 Haziran 2015

Osmanlı Dergahı, New York

33 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page