top of page
  • Yazarın fotoğrafıOsmanli Naksibendi Hakkani

"Kadir Gecesini nasıl bulabiliriz?"


BismilahirRahmanirRahim

Kadir Gecesi, kuvvetin gecesidir. Kuran'da söyleniyor; "Kadir gecesi 1000 aydan daha iyidir." 1000 ay; eğer hesaplarsan, insan hayatının 80 küsur yılı eder. Demek ki bu aydaki bir gün, insanın tüm hayatından daha önemli... O gün, mübarek bir gün. Kadir Gecesi’nde Allah (svt), çok fazla kuvvet yolluyor. Allah (svt) o gece, Kuran-ı Kerim’i yolladı. Kadir Gecesi’ni bulmamız gerekli. Peki, bu geceyi nasıl bulacağız? Güzel, bu herkesin bilmek istediği şey değil mi?

1400 yıldır, Evliya Allah bize nasıl bulmamız gerektiğini gösterdi. Kadir Gecesi’ni bulmak, “Kadir gecesi şu gün, şu gece; ben sadece o gece ibadet edeceğim.” demek değil. Kadir gecesini o geceye denk getirsen bile, o gece ibadet ettiğinde, sana çok fazla yararı olmayacak; çünkü sen Allah’ı kandırmayı deniyorsun.

Osmanlılar’ı anla, onlar her şeyi usulüne göre yaptılar, en iyi şekilde yaptılar. Onlar, inancın özünü alıp herkesle paylaştılar. Onlar diyor ki, “Her gece Kadir gecesiymiş gibi davran.” O zaman Kadir Gecesi’ni bulabilir misin? Kesinlikle. Ve diyorlar ki, “Herkese Hızır (as)’mış gibi davran. Bildiğiniz gibi Hızır (as) Kuran’da geçiyor, Musa (as)’a ders vermesi için gönderilen zat. Musa (as), Kelimullah, kitaplar verilen kişi. Musa (as) yasanın temsilcisi, ama onun yasalarından daha yüksek yasalar var. Daha önce konuştuğumuz şeyler; kitap bilgisi başka, ruhsal bilgi başkadır. Musa (as) kitap bilgisine sahipti; ama o, Hızır (as)’a gönderildi. Belki Hızır bir Peygamber değil; bazıları öyle diyor, bazıları Evliya diyor. Fark etmez. Musa (as) o zamanda yaşayan, Allah’ın yarattığı beş Peygamberden biri. Ama Musa (as) Hızır’a gönderildi; Hızır’ın, Musa (as)’a öğretmesi için. Eğer insanlar Kehf Suresini okursa, bu onları Cehennem ateşinden korur. Geçmişte Müslümanlar her Cuma bu sureyi okumayı alışkanlık edinmişlerdi. Ama şimdi Müslümanlar, Cehennem ateşine inanmıyorlar. O yüzden neden okusunlar ki, değil mi? Estağfirullah. Bunu ciddiye almıyorlar. Musa (as) Hızır (as)’a gönderildi. Hızır (as) ona, “Bana eşlik edemezsin.” dedi. Bir Nebi’ye, bir Resul’e bunu söylüyordu. Bunu söyledi; Musa (as)'a baktı ve “Sen bana eşlik edemezsin. Benden öğrenemezsin. Sende sabır yok.” dedi. Musa (as), “Hayır, öğreneceğim, sabırlıyım.” diye diretti. Hızır (as), “Tamam o halde, beni sorgulama, bana soru sorma ve öğren.” dedi.

Burada bizim için büyük bir ders var. Bir kere ruhsal yolculuğa başladığında, artık soru sormak yoktur; gözlersin ve öğrenirsin. Ama bize şimdi ne öğretiyorlar? “Soru sor. Sadece sorarak öğrenebilirsin.” Hayır, öğrenmenin bir sürü yolu vardır. Bu uzun bir hikâye... Ama sonuçta Musa (as), Hızır (as)’ı yaşadıkları üç olayda da sorguladı; üç olayda da Hızır (as), “Bu kadar, sana söylemiştim, bana eşlik edemezsin.” dedi. Eğer Musa (as), Hızır (as)’a soru sormasaydı, onu sorgulamasaydı ve Hızır (as) ona daha ve daha da fazla öğretseydi, ne olurdu, kim biliyor? Hızır (as) sırlı bilgiye sahip olan bir zat. Ve Hızır (as) sen ondan bir şey istediğinde, istediğin ne olursa olsun, sana onu verebilecek olan biri.

Bize bazen görünür, o zaman ne dilediğine dikkat et. O zaman bir hamburger istersen, onu alırsın. Belki de tüm hayatın boyunca senin yanına bir daha hiç gelmeyecek. Ama o geldiği zaman oturup; “Ben Allah’ı istiyorum” dersen; o zaman, Dünya'da da Ahiret’te de kazanırsın... Yani neyi hatırladığımıza dikkat edelim. Niyetimize dikkat edelim. Bizler, niyetlerimize göre yargılanacağız. "Öyleyse, her geceye Kadir Gecesi gibi, herkese Hızır (as) gibi davran." O zaman Hızır (as) göründüğünde, kazanırsın.

EvliyaAllah, Kadir Gecesi’nin, Ramazan ayında olduğunu söylüyor. Ramazan ayının son 10 gününde olabileceğini özellikle vurguluyor. Çok büyük olasılıkla tekli bir sayı ve belki de 27.gecesi. Tabi ki de insanları, sadece o gece ibadete teşvik etmiyoruz. Eğer 27.gecesinde ibadet etmek istiyorsan yap, bu hiç ibadet etmemekten daha iyidir. Bazı kıt anlayışlılar, “Hayır bu yanlış, bu bidat. O asla böyle söylemedi. Ramazan’ın 27.gecesi, mescide gitmek, hatim etmek ve tüm bunlar bidat.” diyor. Hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir. Ne yapacaksın, tüm gece evde oturup Bollywood filmi mi izleyeceksin? Bundan daha iyidir. En iyisi olduğunu söylemiyoruz, ama Ahir Zaman’dayız. Akıllı olmamız lazım, insanoğlunun zayıf olduğunu kabul etmeliyiz. Yapacakları küçük bir şey için bile, onları durduramayız. Onları cesaretlendirmeli ve “Yap” demeliyiz. Sonrasında güçlenecekler ve daha fazlasını yapacaklar.

Tıpkı ilk Cahiliye zamanında olduğu gibi... İlk Cahiliyye’de sadece, “La ilaha illallah” demen yeterliydi. “La ilaha illallah, Muhammeden ResulAllah” O kadar. Peygamber Efendimiz (sav) şeriatı bir anda getirmedi. Şeriat 23 yılda tamamlandı. Ama bu günlerde biri, İslam’ı yeni kabul ettiği zaman, biz ona bir anda tüm şeriatı koymaya çalışıyoruz. “Şimdi sabah kalkman lazım, bunu giymen lazım, bunu yapman lazım, şunu yapman lazım…” diyoruz. Hayır! Eğer kitap bilgisine sahipsen, buna takılıp kalacaksın.

Ne yapacaksın? Kadir Gecesi’ni nasıl bulacaksın?’ Her geceye Kadir Gecesi gibi davran. En azından iki rekât namaz kıl ve söyle, “Ya Rabbi, ben güçsüzüm.” Allah güçsüz olduğunu söyleyen kullarını sever. “Bu gece Kadir Gecesi ise yapabileceğim şey bu.” Beş dakika otur ve söyle, “Ya Rabbi, burada oturuyorum. Senden hiçbir şey istemiyorum. Sadece seni düşünüyorum. Seninle birlikte olmak istiyorum. Sen her zaman benimle birliktesin, ama ben senden uzağım. Burada sadece seninle olmak için duruyorum.” Beş dakika dursan; evet, keramet olur. Çünkü kalp uyanmaya başlayacak, çünkü nefsinin üzerine basıyorsun ve bunu samimiyetle yapıyorsun. Samimiyetle. Çünkü bir saatlik tefekkür, 70 yıl ibadetten daha iyidir, değil mi?

Öyle bir tefekkür ettiğini düşün, oturup, Şeyh Efendi’nin söylediği gibi; “Bir saat değil, beş dakika otur ve Rabbinle samimiyetle birlikte ol. Bunu yapmak, 70 yıl nafile ibadetten daha iyi.” Eğer bunu yaparsan ve Kadir Gecesi’ni bulursan ne olur? Bunu yapmak iman ister. Eskiden, EvliyaAllah ve pek çok insan keramet gösterirdi, o zaman bunlar açıktı. Çünkü insanlar inanıyordu. Bu günlerde Müslümanlar artık inanmıyor. Meteoroloji uzmanına inanıyor, CNN’e inanıyor, internete inanıyor, kâfirlerden gelen tüm bilgilere inanıyor; ama iş gerçek İslam’a geldiğinde diyorlar ki, “Emin misin? Öyle olduğunu sanmıyorum. Peki, buna ne demeli, ama şu da var..?” Her şeyi bitirdiler ve 'Bu hadis mi, sahih mi?' onu tartışıyorlar. Yani oyun oynuyorlar. Ama geçmişte, insanlar sadece iman ettiler.

Başka şeyler, başka işaretler de var, ama bu kadarı bize yeter, bu kadarı bizim için yararlı. Bana inanın; eğer buna uyarsan, kaybetmeyeceksin. Biz insanları kandırmıyoruz. Ben bundan bir şey elde etmiyorum. Kazanan sen olacaksın. Bu günlerde en azından niyet etmek bile, çok şey demektir. Çünkü yaşarken niyet etmeden yaşıyoruz. Orada oturup, zikir yaparken niyetimiz belli değil. İbadet ederken niyetimiz belli değil. Duanın niyeti sadece “Niyet ettim, Allah rızası için…” demek değil. Sadece, “Allah rızası için, Hanefi mezhebine göre dört rekat öğle namazı kılmaya niyet ettim.” demek değil. Bu niyet değildir. Bu sadece laf! Bu senin ne söylediğin... Söylediğin ve niyetin tamamen farklı, değil mi?

Birçok insan bir sürü şey söylüyor, konuşuyor; ama niyetleri bambaşka. Eğer orada gerçekten niyet edip durursak, “Ya Rabbi şimdi senin için ibadet edeceğim. Beni izliyorsun ve sana dua ediyorum. Senin için, senin razılığın için dua ediyorum. Ben güçsüzüm. Duam kirlenmiş, yozlaşmış, ama bu benim niyetim ya Rabbi, bana güç ver.” O zaman sana gelen rahmet ve samimiyeti gör bakalım. Bu kadarı yeter inşaAllah. Kazananlardan oluruz inşaAllah. Selamun aleykum ve rahmetullahu berakutuhu.

Şeyh Lokman Efendi Hz. Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim el Kıbrisi (ks) Halifesi

10 Ramazan 1434H 19 Temmuz 2013

Osmanlı Dergahı, New York

95 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page