top of page

Sahibul Sayf Seyh Abdülkerim el-Kıbrısi el-Rabbani

.

Şeyh Abdülkerim, Evliyalar Sultanı Mevlana Şeyh Nazım el- Hakkani’nin, halifesidir.

Şeyh Abdülkerim’in soyu Peygamber Efendimiz (sav) ve Osmanlı Sultanlarına dayanır. Şeyh Abdülkerim Hz. Kıbrıs’ta doğmuştur ve Şeyh Nazım’ın çevresinde büyümüştür. Şeyh Nazım ve onun Şeyhi olan Şeyh Abdullah Dağıstani’den İslam ve tasavvuf eğitimini alarak kendini yetiştirmiştir.

 

Şeyh efendi, doğduğu günden beri tasavvufi bir hayatın içindedir. Çocukluğu Şeyh Nazım’ın yanında geçmiştir. Şeyh Nazım’ın o zamanlar Kıbrıs, Mağosa’da ki Lala Mustafa Paşa Camisi’nde verdiği tüm sohbetlere katılmış; İslam, tasavvuf, ruhsallık, insanın hakikati ve daha birçok konuda olan sohbetlerin içinde büyümüştür. Şeyh Nazım'ın, özellikle Osmanlılar hakkında sık sık verdiği sohbetleri, onun için ayrıcalıklıdır. Okulda aldığı resmi eğitim dışında, Peygamberlik mesleği olan çobanlık ve kaynakçılığı da gençliğinde öğrenmiştir.

 

Şeyh Abdülkerim’in soyu baba tarafından Fatih Sultan Mehmet Han’a, anne tarafından ise Hz.Hüseyin ve İbni Abbas’a dayanır. Annesinin babası, soyu Hz.Hasan ve Abdülkadir Geylani Hz.lerine uzanan, EvliyaAllah’tan Salih Emir Hazretleri’dir. Annesinin anne tarafı ise Mevlana Celaleddin Rumi’ye dayanır.

 

Şeyh Efendi 1973 Kasım’ında gönüllü olarak Kıbrıs Savaşına katılmış, 1974 yılında savaş sona erene kadar Magosa’da şehri savunarak, gösterdiği kahramanlık başarıdan dolayı gazilik unvanını almıştır.

"Amerika’ya git ve insanlara kendini sevdir....

Ey oğul, hayvani sıfatta olan insanları, inşaAllah insan sıfatına  döndüresin...”

 

Şeyh Nazım el-Hakkani'nin, Şeyh Abdülkerim Hz.lerine

Amerika'ya giderken yaptığı dua

Şeyh Mevlana Nazım el-Hakkani tarafından 1976'da, onun Batı’daki ilk temsilcisi ve halifesi olarak, Amerika, New York’a gönderilmiştir. Batıdaki insanlara İslam’ı tanıtmak ve kalplerine İslam sevgisini aşılamakla görevlendirilmiştir. Aynı zamanda, Birleşmiş Milletler’de Kıbrıs görevlisi olarak, diplomatik ilişkilerde görev almıştır. BM’de çalışırken, küresel politikalardaki yolsuzluk ve ikiyüzlülüğü içeriden görerek, buna şahit olmuştur. Hakikat ve adaleti dünyanın liderleri arasında bulamayışı ve dünyadaki politikaların iç yüzünü anlayışı, onu hüsrana uğratmıştır. Daha sonra kendi işini kurarak, insanlarla bire bir iletişime geçmeye, onlara İslam’ı tanıtmaya başlamıştır. 30 yıldan fazla bir süre kendini insanlara yardım etmeye adayarak; onlara İslamiyet’i tanıtmış ve onların kendi varoluş hakikatlerini anlamalarını sağlamıştır.

 

1990’ların ortasında, 40’lı yaşlarına geldiğinde New York şehrinde ilk Nakşibendi Sufi Merkezi’ni kurmuş; ruhsal bir rehber, Şeyh olarak, İslamiyetle yeni tanışanlara ve Müslüman olarak doğmuş olanlara, ruhsal yolcuklarında rehber olmuştur. Türkiye’ye, Avrupa’ya, Kıbrıs’a uzun seyahatlerde bulunarak, Şeyh Mevlana Nazım’ın Nakşibendi Hakkani Yolu’na yeni insanlar kazandırmıştır. Almanya, Güney Amerika, Hindistan, Çin ve Güney Doğu Asya’da dergahlar kurarak, insanların İslam’la tanışmasına olanak sağlamıştır.

 

Kurduğu dergâhlarla, Amerika gibi bir kıtada, özellikle depresyonda olan, uyuşturucu ve ilaç bağımlısı olan insanlara, Allah sevgisini ve kendi yaratılış amaçlarını göstererek; onların kendi ruhsal potansiyellerinin farkına varmasını sağlamıştır. Harlem’in kenar mahallelerinde kurduğu dergâh ile madde bağımlısı olan birçok insanı, Mevlana Şeyh Nazım’ın desteği ve kendi bitmek bilmeyen enerjisi ile içinde oldukları durumdan kurtarmıştır.

2002 yazında Şeyh Abdülkerim, New York şehrinin dışında, Sidney Center’ın ufak bir köyünde, Osmanlı Nakşibendi Dergâhı'nı kurmuştur. Burası sade bir hayat yaşamayı tercih eden Müslümanların cemaatidir; yaşayanların Peygamber Efendimiz'in (sav) yaşantısına ve ibadete odaklandığı bir yerdir. Dergâh, katılmak ve öğrenmek isteyen herkese açıktır.

 

Şeyh Abdülkerim, dergâhtaki müritlere bir çiftlikte nasıl hayatlarını idam ettireceklerini ve nasıl beraberce cemaat olarak yaşayacaklarını kendisi öğretir. Şeyh Efendi, yemek pişirmekten marangozluğa, kaynakçılığa, hayvanların bakımına, peynir yapımına, ibadet etmeye, şarkı yazmaya, anlaşmazlıkların çözülmesine kadar her şeyi; hayatın her alanına dair becerileri müritlere öğretir.

 

Şeyh Efendi, Osmanlılara olan ilgilisi, onların adaletine, yasalarına, yaşam şekline olan bağlılığı ile Osmanlı Dergahı’nı kurmuştur. Kendisine her zaman, Osmanlılar’ın bilgisini, kültürünü, sosyal ve toplumsal ilişkilerdeki başarısını; Osmanlılar’ın, İslam’ı ve Tasavvufu derinlemesine yaşayışını ve ulaştıkları her yerde yaşatmalarını kendisine örnek almıştır.

 

Şeyh Efendi müritlere Sufizmi Osmanlılar’ın yaşadığı şekliyle öğretiyor; dergâhta beraberce cemaat olarak yaşayarak, sufi yaşantısının fiziksel ve ruhsal olarak deneyimlenmesini; müritlerin, Tasavvufu yaşayarak öğrenmesini sağlıyor. Allah’ın istediği şekilde, gerçek bir ‘insan’ olarak nasıl yaşanacağını öğretmek; Osmanlı Dergâhındaki eğitimin temelini oluşturuyor.

Şeyh Efendi, 2012 yılında Kıbrıs’a son yolculuğuna çıkmadan önce, New York'taki Osmanlı Dergâhı'nda yapımına başlanan mescidin inşası yeni tamamlanmıştı. Ayrıca, Hindistan, Almanya, Peru, Arjantin, Çin, Kıbrıs, Türkiye, Malezya da kurduğu dergâhlarla, orada yaşayan sufilere de yardımcı oluyordu.

 

Sahibul Sayf Şeyh Abdülkerim el-Kıbrısi el-Rabbani, 10 şaban 1433’te (30 Haziran 2012) Kıbrıs’ta bu dünyadan perdelenmiştir. Doğduğu şehir Magosa’da, Osmanlı Şehitleri Mezarlığı’na defnedilmiştir.

 

 

Sahibul Sayf’in görevi ve öğretisi devam etmektedir. Bu dünyadan göç edip, yüksek makamlara erişmeden çok önce vekilini tayin etmiştir. Lokman Hoca Efendi, onun halifesi olarak görevi ve öğretiyi devam ettirmektedir. Evliyalar Sultanı Şeyh Nazım el-Hakkani de, Lokman Efendi’ye izin ve yetki vererek, Osmanlı Nakşibendi Yolu’nun görevine devam etmesini istemiştir.

Sahibul Sayf Seyh Abdülkerim & Lokman Hoca Efendi
.
bottom of page